“Anayasa Değişikliği Referandum çalışmalarımızda sıkça karşılaştığımız, ana muhalefet partisinin asılsız ve mesnetsiz iddialarından bir diğeri de Meclisin pasifize edileceği, etkisiz ve yetkisiz milletvekillerinden müteşekkil olacağıdır. Bunu söylerken de, sorumsuz bir Cumhurbaşkanının etkisiz yetkisiz Meclisin üzerinde sınırsız tahakküm kurabileceği savı ile iddialarını desteklemeye çalışıyorlar. Bu söylemler en hafif ifade ile bir cehaletin, yok değilse bir art niyetin dışa vurumudur.

Bir defa Cumhurbaşkanını seçen halk aynı zamanda seçtiği Cumhurbaşkanını denetleyebilecek. Bunun çeşitli yolları var. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerini, yani milletvekillerini seçen kim? Bu halk değil mi? Evet. Peki milletvekilleri nasıl olacak da Cumhurbaşkanını denetleyecek? Bu çok açık; Örneklerle izah edelim. Cumhurbaşkanı’nın TBMM’ye sunduğu bütçeyi Meclis’in kabul etmeme hakkı var. Meclis bütçeyi kabul etmediğinde geçici bütçe hazırlanacak. Onu da kabul etmeme hakkı var. Bu durumda bir önceki yılın bütçesi yürürlüğe giriyor. Yani “sınırsız bütçe” diye bir şey yok! Dolayısıyla Cumhurbaşkanı seçim öncesinde taahhüt ettiği vaadleri gerçekleştirebilmek adına Meclisle uzlaşma yoluna gitmek zorunda. Bu da tutarlılığı ve istikrarı beraberinde getirecektir.

Bir başka denetleme yolu Meclis araştırması, bir diğeri Meclis Soruşturması. Yine Milletvekilleri Cumhurbaşkanı yardımcılarına Yazılı Soru Önergesi yoluyla soru sorabilecek. Bunlar yeni sistemin denetim mekanizmasının farklı işleyiş biçimleridir. Ana muhalefet partisinin sözcüleri neden bunlardan hiç söz etmiyor? Çünkü bunları anlatsalar iplikleri pazara çıkacak. Dahası Bakanların ve Cumhurbaşkanı Yardımcılarının dokunulmazlıkları da yine Meclisin elinde. Yürütmenin kanun tasarısı verme hakkı da kalkıyor, böylelikle yürütmenin yasama üzerindeki tahakkümü de son buluyor. Daha özgür ve daha bağımsız milletvekilleri olacak. Bütün kanunları Meclis yapacağına göre Kanunlar üzerinden de Cumhurbaşkanı denetlenmiş olacak.

Güneş balçıkla sıvanmaz! Siyasilerin şeffaf bir şekilde halkı doğru bilgilendirme sorumlulukları vardır. Siz doğruları anlatın, bırakın Milletimiz kendi karar versin. Milletin feraseti bunları anlayacak, yorumlayacak ve kendi kararını kendi verebilecek düzeydedir. “dedi