Amerikan Şirketler Derneği tarafından Türkiye – ABD ekonomik ilişkilerinin gelişmesine katkıda bulunan şirketlerin ödüllendirilmesi amacıyla düzenlenen “I AmChamPion” töreninde, Ford Otosan “Yerel Ortakları ile Türkiye’nin Öz Yeterliliğine Katkı” ve “Türkiye’de En Yüksek Etkiye Sahip Bölgesel Merkez” ödüllerinin sahibi oldu. Törende konuşan Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Ford Otosan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Y. Koç, “Son yıllardaki küresel belirsizliklerin üzerine gelen pandemi krizine ve bununla beraber iki ülke arasındaki son dönemdeki gerginliklere rağmen biz yatırımlarımızı durdurmayı bir an bile düşünmedik. Hatta tam aksine iki ortak olarak ülkemizin geleceğine güvendik. Konjonktürel gelişmelerden etkilenmeden uzun vadeli değer yaratma vizyonumuz ile var gücümüzle çalışmaya, elimizi taşın altına koymaya devam ediyoruz. Türkiye’nin ilk ve tek entegre elektrikli araç üretim tesisi olma hedefimiz doğrultusunda Ülkemizin ilk batarya montaj fabrikasını kurmak için de çalışmalara başladığımızı duyurmuştuk. Ayrıca geçtiğimiz günlerde Ford Otosan ile Türk özel sektörünün en büyük yatırımlarından birini yapacağımızı da açıkladık. Bu yatırım 21 milyar lirayı aşacak, 10 yıl sürecek. Elektrikli ve bağlantılı yeni nesil ticari araç projelerini hayata geçireceğiz. İhracatımızı da inşallah iki katına çıkaracağız. Bu yatırımı ‘ileriye dönük, stratejik bir atılım’ olarak değerlendiriyoruz. Türk otomotiv sanayini geleceğe taşımaya, küresel arenada rekabet gücümüzü artırmaya büyük katkısı olacağına inanıyoruz” dedi.
Amerikan Şirketler Derneği’nin düzenlediği törende konuşan Ali Y. Koç, Koç Topluluğu ve Ford arasında, neredeyse bir asırlık ortaklık ilişkisi bulunduğuna dikkat çekti. Ford Otosan’ın bugünlere gelmesinde Ford Motor Company’nin Türkiye’ye olan uzun vadeli inancının da çok büyük rolü olduğunu belirten Ali Y. Koç şöyle devam etti: “1997 yılında joint venture’ı başlattığımızda şirketimizde 3 bin 400 kişi çalışıyordu. Bu çalışan sayımız bugüne geldiğimizde 12 bine ulaşmış vaziyettedir. O zaman 43 bin adet araç üretiyorduk. Bugün bu rakam 370 bine ulaştı. Dolar olarak baktığımız zaman ciromuz aşağı yukarı 850 milyon dolar iken bugünkü ciromuz yaklaşık 7 milyar dolara ulaştı. İhracatta da büyük bir başarı hikâyesi var. O dönemin Ford Otosan’ı, hatta o dönemin Otosan’ı diyelim daha Ford konmamıştı başına; sadece 667 adet araç ihraç ediyordu. Bugün ise bu rakam 335 bin adete ulaştı. O dönemde 16 milyon dolar olan ihracat rakamımız bugün neredeyse 6 milyar dolara geldi. Şirketimiz son 5 yılda ülkemizin ihracat şampiyonluğunu elden bırakmıyor. Attığımız adımlar, Topluluğumuzun ve elbette ülkemizin Ar-Ge, inovasyon ve katma değerli üretim kabiliyetlerine büyük katkı sağladı. Sadece şirketimiz için değil, şirketimizle beraber; değer zincirinde bulunan tüm yan sanayi şirketleri de gelişti. Pek çok yan sanayi şirketimiz bugün bizim dışımızda Ford Motor Company’nin Türkiye dışındaki fabrikalarına da yan sanayi yapıyorlar. Bu sonuçlardan Ülke olarak, şirketimiz olarak, Türk otomotiv sektörü olarak ne kadar gurur duysak azdır diyebilirim. Her iki taraf da bu güvenin, bu iradenin güçlenerek süreceğine inanıyor yani ülkemize olan inancımız, güvenimiz ve yatırımlarımız devam edecek.”
Ali Y. Koç: “Daha yapacak çok işimiz var.”
Ali Y. Koç, yenilik penceresinden bakıldığında Ford Otosan’ın kurumsal tarihinin Türk sanayisi açısından pek çok ilki içerdiğini de anlattı. Ali Y. Koç sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün bir aracı sıfırdan yani kâğıt üzerinde bir çizimden bir ürüne dönüşene kadar, motoru da dâhil olmak üzere komple tasarlayacak, geliştirecek ve üretecek tüm yetenek ve altyapıya sahip durumdayız. Ford Otosan bugün Ford için Avrupa’da ticari araç kalesidir, ticari araç üretim üssüdür. Ancak daha yapacak çok işimiz var. Son yıllardaki küresel belirsizliklerin üzerine gelen pandemi krizine ve bununla beraber iki ülke arasındaki son dönemdeki gerginliklere rağmen biz yatırımlarımızı durdurmayı bir an bile düşünmedik. Hatta tam aksine iki ortak olarak Ford Otosan’da ülkemizin geleceğine güvendik. Konjonktürel gelişmelerden etkilenmeden Ford Motor Company ve Koç Topluluğu olarak uzun vadeli değer yaratma vizyonumuz ile var gücümüzle çalışmaya, elimizi taşın altına koymaya devam ediyoruz. Son yıllarda ülkemizin en büyük eksikliklerinden birinin sanayiye gelen yatırımlar olduğunu düşünüyorum. Ülkemizin gerçek potansiyeline kavuşması için sanayi yatırımlarının artması gerektiğine inanıyoruz. Biz de kendi işlerimizi buna göre kurgulamaya çalışıyoruz. Koç Topluluğu olarak ülkemize yatırım yapmaya devam ediyoruz. Ford Otosan’da da Türkiye’nin ilk ve tek entegre elektrikli araç üretim tesisi olma hedefimiz doğrultusunda Ülkemizin ilk batarya montaj fabrikasını kurmak için çalışmalara başladığımızı duyurmuştuk. Burada Ford’un ilk tam elektrikli ticari aracını üretmeyi hedefliyoruz. Bu da son derece başarılı olan Türk otomotiv sektörü için çok büyük bir adımdır. Otomotiv sektöründe elektrikli araçların pazar payı, tahminlerimizin çok üzerinde ilerliyor. Ayrıca geçtiğimiz günlerde Ford Otosan ile Türk özel sektörünün en büyük yatırımlarından birini yapacağımızı duyurmuştuk. Bu yatırım 21 milyar lirayı aşacak, 10 yıl sürecek. 2026’dan sonra tam kapasite olacak. Elektrikli ve bağlantılı yeni nesil ticari araç projelerini hayata geçireceğiz. Bununla beraber, Avrupa’da büyüyen ticari araç pazarındaki talebi karşılamak için kapasitemizi 650 bin adete çıkarmayı hedefliyoruz. Bu 650 bin araçlık kapasitenin yüzde 90’ından fazlasının ihraç edilmesi yönünde planlarımızı yapıyoruz. Bu sayede ihracatımızı da bugünkü halinin inşallah 2 katına çıkaracağız. Bu yatırım kapsamında Ford Otosan’da direk olarak 3 bin kişilik yeni istihdam yaratılacak. Yan sanayide de yaklaşık 15 bin kişilik bir istihdam yaratacağını öngörüyoruz. Yani aşağı yukarı bu yatırım neticesinde Türk otomotiv sektöründe 18 bin kişilik yeni istihdam imkânı yaratılmış olacak. Bu yatırımı ‘ileriye dönük, stratejik bir atılım’ olarak değerlendiriyoruz. Türk otomotiv sanayini geleceğe taşımaya, küresel arenada rekabet gücümüzü artırmaya büyük katkısı olacağına inanıyoruz. Sözlerime son verirken, iki ülke arasındaki son dönemdeki ilişkilerin gerginliğini, sıkıntılarını hepimiz biliyoruz. Bunun konjonktürel olmasını diliyorum. İki ülkenin de birbirine ihtiyacı var. Amerika Birleşik Devletleri’nin ülkemizin değerini, kıymetini, bizim hassasiyetlerimizi daha iyi anlaması gerektiğini, bizim de karşı tarafın serzenişlerini daha iyi anlamamız gerektiğini düşünüyorum. Tarihsel açıdan bakarsak ticari konularda geri kaldık. İki ülkenin de potansiyeli doğrultusunda inşallah daha evvel ifade edilen 100 milyar dolarlık ticaret hacmini yakalayabiliriz. Zaten bu konuları yakaladığımız takdirde diğer sorunların da bir şekilde çözüleceğine inanıyorum. Bu bağlamda derneğimize de çok büyük görev ve vazife düşüyor.”