Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Ayşe Uyduranoğu
Dünyada su kaynaklarının miktarı sabit, nüfus ise her geçen gün biraz daha artıyor. Tarımda, enerji üretiminde ve günlük kullanımda harcanan sular, arz ve talep arasında dengesizlik oluşturuyor.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Çevre, Enerji ve Sürdürülebilirlik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Ayşe Uyduranoğu, gidişatın devamı halinde Türkiye’nin 11 yıl içinde su fakiri ülkeler kategorisine gireceğini belirtiyor.
Türkiye’nin kullanılabilir su kaynağı, yılda 112 milyar metreküp, kişi başına düşen tatlı su miktarı ise 1.519 metreküp. Her ne kadar akarsular nedeniyle su zengini bir ülke gibi gözüksek de bu verilere göre “su sıkıntısı çeken ülkeler” arasında yer alıyoruz. 2030’da nüfusumuzun 100 milyon olacağı ön görülürse, kişi başına düşen tatlı su oranı 1.120 metreküp olacak ve bu Türkiye’yi “su fakiri” ülkeler arasına sokacak. İstanbul Bilgi Üniversitesi Çevre, Enerji ve Sürdürebilirlik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Ayşe Uyduranoğlu’na göre su üzerindeki baskının tek nedeni nüfus artışı değil; dağıtımda yaşanan kayıplar ve suyun denetimsiz, bilinçsiz kullanımı.
Suyun yarısı dağıtımda kayboluyor
Türkiye’nin en büyük sorunlarından birinin, suyun şebeke aracılığıyla kullanıcılara dağıtımı esnasında yaşanan kayıplar olduğunu belirten Doç. Dr. Uyduranoğlu, “Bunun en büyük nedeni su şebekelerinin eski olması. Gelişmiş ülkelerde dağıtım esnasında yaşanan su kaybı yüzde 10-15 arasında seyrederken, bu oran gelişen ülkelerde yüzde 50 civarındadır. Ülkemizden bir örnek verecek olursak Kocaeli su şebekesinde kayıp kaçak oranları 2004’ten önce yüzde 72-75 civarındaydı. 2004 sonrası Kocaeli Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (İSU) tarafından yapılan yatırımlar, 2013 yılında bu oranı yüzde 31 seviyesine çekmeyi başardı. Altyapıların rehabilite süreci ne kadar maliyetli olursa olsun birinci hedef olmalı” dedi.
Tarifeli fiyatlandırma şart
Doç Dr. Uyduranoğlu, suyun ev ve tarım alanlarında bilinçsiz ve denetimsiz kullanıldığını vurguladı: “Bireysel bilinç sağlanmadığı için evlerde ihtiyaç fazlası kullanımın önüne geçilemiyor. Farkındalık oluşturabilmek için tarifeli fiyatlandırma uygulanmalı. İngiltere’de kullandığınız suyun bedelinin iki katını da atık sular için ödüyorsunuz. Böyle bir fiyatlandırma politikası davranışsal değişikliğe yol açarak, suyun daha dikkatli kullanılmasını sağlıyor. Tarımda ise sulama hala konvansiyonel yöntemlerle yapılıyor. Teknolojik entegrasyon tam sağlanmış değil. Bu yüzden ihtiyaç fazlası su kullanılıyor ve açık sulama kanalları ile suyun bir kısmı da buharlaşıyor.”
Türkiye’nin ilerde susuzluk sorunu çekmemesi için alınması gereken önlemlere de değinen Doç Dr. Uyduranoğlu, altyapıların tamamen değişmesi, farkındalık kampanyalarına ağırlık verilmesi, denetimlerle kaçak kullanımların önüne geçilmesi, tarımsal sulamanın değiştirilmesi ve su krizlerini de dikkate alan kapsamlı bir sürdürülebilir kalkınma programı hazırlanması gerektiğini belirtti.