"Ben Ölünce Cevahir Holding Ölür" İşte İbrahim Cevahir'in son röportajı
Ünlü iş adamı, Cevahir Holding Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Cevahir geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etti. Türkiye'nin önde gelen iş adamlarından İbrahim Cevahir, tipik bir Karadenizli'ydi. 'Oflu'yduk, sonra Çaykara'ya geçtik. Şimdi de Dernekpazarlı' diyerek nüfus kağıdını gösterdi bize. Cevahir, hayatını kaybetmeden önce Trabzon Kültür Sanat ve Yaşam Dergisine verdiği röportajda, holdingin geleceği ile ilgili çok ince bir söz söyledi.
Ünlü iş adamı, Cevahir Holding Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Cevahir geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Trabzon'un ve Türkiye'nin önde gelen iş adamlarından İbrahim Cevahir bugün akşam saatlerinde hayata gözlerini yumdu. İbrahim Cevahir'in kalp krizinden hayatını kaybettiği açıklandı.
İbrahim Cevahir'in cenazesinin yarın Yeniköy'deki Bağlar mevkii Cevahirler Camii'nde kılınacak cenaze namazının ardından defnedileceği öğrenildi. Ünlü iş adamı İbrahim Cevahir, hayatını kaybetmeden önce Trabzon Kültür Sanat ve yaşam dergisine bir röportaj verdi. Vermiş olduğu röportajda geçmişten bugüne pek çok ilginç konuya değindi. İşte o roportaj; “Yokluk gördüm, kalaycı çıraklığı, lokantacılık yaptım. Şu gördüklerinizi aile yapmadık. Bu olanlar benim eserim. Ama en önemlisi, zenginlikler sizin becerinizle değildir.
Cenab-ı Allah’ın hazinesi boldur. Bizi bol verdiği kullarının arasına kattı. Rızkımızı yurt dışından verdi ama bol verdi. Ben bu ülkeye sermayeyi dışardan getirdim. Bu ülkeden para kazanıp, dışarıya götüren olmadım.” Söyleşi: Aytekin AKAY İbrahim Cevahir: Allah bana çok verdi Ona kısaca kazanmak için doğan da diyebilirsiniz. Zaten o da öyle söylüyor; Allah bize çok verdi, bol verdi. Kim derdi ki Çaykara Zeno’daki bakır kalaycısı bir çocuk büyüyüp İbrahim Cevahir olacak ve Türkiye’nin en zengin ilk 100 ailesi arasına katılacak.
İbrahim Cevahir’in başarı hikayesi ailenin başarı hikayesi olmuş. ‘Hep güneş doğmadan uyandım’ diyor. 1975, değişimin tarihi. Libya devleti için kolları sıvayan İbrahim Cevahir, o günden bugüne sürekli büyüdü, holdingleşti. “Libya olmasaydı, belki biz bu halde olmazdık’ diyor ve ekliyor: “Ne o gün o işleri yapacak elemanımız, ne de makinemiz vardı. Tecrübemiz, iş bitirmemiz, teminatımız hiçbir şeyimiz yoktu ama cesaretliydim.” Cevahir Holding’in izleri, Libya ve Suudi Arabistan’da var. Yıllar sonra Suudi Arabistan’da hacılar için devremülk şeklinde yazlık villa projesi düşündü ama bu kez olmadı. Balkanlara yöneldiler. Makedonya’da 1400 daireden oluşan projenin başında İbrahim Cevahir’in en küçük oğlu Eser ile yeğeni var. Bu arada bilmeyenler için Cevahir Holding, kardeşler arasında hisselere ayrıldı. İbrahim Cevahir, başbakan Erdoğan hayranı bir sosyal demokrat. İşadamlı her gezide o en önce davet edilir. Başbakan da ona İbrahim Abi diye hitap eder.
Merhum İbrahim Cevahir Aytekin Akay'a konuşmuştu. Klasik, genel ekonomik durumunuzu sormak istiyorum. Nasıl görüyorsunuz ortamı? Dünya krizde, biz de krizdeyiz. Ama krizlerle büyüyoruz. Bu iktidar, müteahhitlere para kazandırmadı. Tayyip Erdoğan, büyük müteahhitleri küçülttü. Ama yeni müteahhitler, zenginler çıktı. Örneğin bir Ali Ağaoğlu. Ağaoğlu müteahhit değil. Müteahhit; devlet işi yapandır. Onlu yaşlarda, Of’dan İstanbul’a gemiyle gelmek, kalaycılık, lokantacılık yapıp, kum ocaklarında çalışmak, Libya, Arabistan, Türkiye’de dev projelere imza atmak, bunları nasıl başardınız? Hayatta kazanmak, zengin olmak elinizde olmayabilir Allah’ın hazinesi boldur, bazı kullarına çok verir. Bana çok verdi. Çok veren kullarının içine bizi de kattı. Allah’ın hazinesi boldur benden eksik etmedi. Rabbimin bana verdiklerini hayal edebilmem mümkün mü? Kalaycı çıraklığı ile başladım, ustalık yaptım. 47 günde 3500 lira para kazandım. O günden başlayarak Allah bana bir defa daha parasızlık ve yoksulluk göstermedi. Sabahtan akşama kadar oturup Allah’ın hazinesi boldur diye bekleyenler servet sahibi olabilir mi? Lokanta işlettiğim dönemde, İbrahim amca diye uzun boylu, kalıplı bir adam vardı. Sırtında hamalı, gemilerden yük indirirdi. 120, 130 kiloluk yükleri indirir, lokantamda yemeğini yerdi.
O kadar çalışmasına rağmen veresiye de yediği olurdu. Para kazanmak Allah’ın nasibidir. Kendimi İbrahim amca ile karşılaştırdığımda, onun kadar çalışmadım ama Allah bana ondan çok nasip etti. Libya olmasaydı belki o zenginlik gelmeyecekti. Libya zenginiyim, evet. Önce Libya, sonra Suudi Arabistan. 70’lerde, Türkiye’de inşaata başladığımızda ancak geçiniyorduk. Libya’ya gidene kadar yaptığımız işlerin hiçbiri bizi uluslararası arenaya taşıyacak değerde işler değildi. Ne belge, ne teminat ne de yetişmiş insan gücü. Size birileri mi Libya dedi, zor olmadı mı? Dil yok, eleman yok. Daha 28 yaşındasınız. 1 nisan 1975’de Libya’da işe başladık. Kendi fikrimdi. 1978’de Arabistan’a gittik. Rahmetli Sunay Paşa Libya’ya gidip protokol imzaladıktan sonra bana dedi ki; ‘Deli oraya gitme batarsın.’ Bende batıracak bir sermaye yok. Kurtarışı orada arıyorum. İş bittikten sonra paşaya dedim ki, ‘Kaddafi psikopat olmasaydı biz oraya giremezdik. Akıllı adamın yanına batılılar girer, biz giremezdik. Dil yok, gittiğim yerlere tercümansız gittim. Sezai Türkeş’ler vardı. STFA, inşaatın bir numarası. Orada güçlüydüler, bize yardımcı oldular. Libya’daki ilk işimiz askeri havaalanının lojmanları ve şehir çarşısı. S
avaş devam ederken biz çarşı inşaatına devam ettik. Ama 10 milyon dolar Libya devletine alacağım var, Tayyip beye dedim ama ‘zekatına say dedi. Canı sağolsun. Kaddafi ile tanışıklığınız oldu mu ? Amerikalıların kovuluşunun 6.yıl kutlamasını benim şantiyemde yapıldı. Orada misafir ettik, el sıkışmam oldu. Yıllar önce Arap yarımadası şimdi de Balkanlar’a açıldınız. Üsküp’de yapacağımız projenin içinde 1400 daire ve Avm var. Makedonya da yine 835 bin metrekarelik bir alanda konut ve sosyal alan projemiz olacak.
Otuz sene önce güneye 30 sene sonra kuzeye açıldınız? Küçükken, Yende yaylasının düzlük kısmında yorgunluk ve uyku bastırınca çimene yatıp uyudum. Uyandıktan sonra eve gideceğim yere ters yere yürümüşüm. Hayatta bazen böyle şeyler olur. Çalışmayı seviyorum halen içimde ilk gün ki kadar istek ve heves var. İnsanlar yaşlanınca işten güçten elini ayağını çekiyorlar ama ben çalışmanın, sağlıklı yaşamaya katkısı olduğunu düşünüyorum. Sabah namazından sonra 40 dakika spor yaparım. Bunu muntazam her gün yapmaya çalışıyorum. Bir kişinin işini hallettim mi mutlu olurum. Hayatım boyunca devlet nezdinde, hangi iktidar ve bakan olursa olsun bana geri dönmeyeni hatırlamıyorum. Holdingin ne kadarına hakimsiniz. Tek başına yönetip ayakta tutmam, mümkün değil. Allah bana yardım ediyor. Kennedy’nin bir cümlesi var: ‘Allah şehri korumazsa bekçi boşuna bekler.” Aile şirketlerinde büyüme öncesinde bölünme dağılma söz konusu. Ulusoylar ayrıldı, siz ayrıldınız. Aile olarak beraberce bir şey yapmadık, bu olanlar benim eserim. Sıfırdan geldik, bir şeyimiz yoktu. Yokluk gördük yokluktan geldik. Babamın otuz-kırk ineği vardı. İneklerin yağından senede 15 kilo eve ayırırdı gerisini satardı. Başarısız olduğunuz dönemler oldu mu? Ya da başarısızlığınızı hissettiğiniz dönemler. Beni sarsan ciddi bir başarısızlık olmadı. Hızlı kararlar aldım. Yanlış dahi olsa çabuk verilen karar gecikmiş doğru karardan iyidir.
Verilen karar yanlışsa yanlışından dönersin ama gecikmiş karar zarar verir. İş hayatında çalıştığın kadrolara sorumluluk yüklersin ama yetki vermezsin. Adam çok iyi sorumluluk taşır ama yetkisiz ise başarılı olamazsınız. Yetkililer sorumsuz, sorumlular yetkisiz olunca başarı gelmez. İnşaat şirketleri müesseseleşmez, onlar hayatını devam ettirebilmeleri için sıkı kontrol altında olmalıdır. Bazı firmalar çok fazla reklam veriyor, demek ki sıkıntıları var. Ağaoğlu’nun 3 milyar mal varlığı var, 1.5 milyar borcu var. Ama piyasalarda bir sallantı olduğu zaman üç yüz bin dolarlık borcu 3 milyon dolarlık bir servet kapatmaz. Biri para, diğeri mal varlığı. İnşaatla başladınız, başka sektörlere girmediniz. Neden? Turizmde eskiden beri varız. 1988’de Beyoğlu’nda 50 odalı 100 yataklı otel, sonra Barbaros Bulvarında Plaza oteli yaptık. Grand Cevahir halihazıra bizim. Madencilik sektörüne girdik. Bergama’da perlit madeni üzerine yatırımlarımız var. Hasan Cevahire gerçek anlamda ilk “baba” lakabı yakıştırılan kişilerden biriydi. Ona ne kadar yakınındınız? 1972’de vefat etti, cenazesini ben kaldırdım. Meşhur Oflu Hasan derlerdi ona, kabadayıların kabadayısıydı. 18 yaşında Oflu Hasan oldu.
Dünyanın en iyi insanıydı. Merhametli, cömert, inançlıy ve Karadeniz milliyetçisiydi. Çaykaralı’sınız ama Cevahir’leri herkes Oflu biliyor. Sorulduğunda Oflu’yum derim. Ofluluğu hiç terk etmedim. Ofluyu kimse sevmez, çünkü Oflu başarılıdır. En büyük Çaykaralı da benim. Trabzon’a yine en büyük yatırımı yapanlardanım. Cevahir Outlet 20 milyon liralık bir yatırım. Çaykara cemiyetini kurdunuz sonra orayı neden bıraktınız? Bırakmadım. O cemiyetten burs alan binlerce öğrenci var. Orası benim için farklı bir değer. Trabzon Öğrenci Yurdu’na da çok desteğimiz olmuştur. Mehmet Ali Yılmaz sizin için ‘Çok güzel yardım toplar’ der. Trabzonspor’un tesislerinin yapımı için 180 bin lira topladım ve verdim. Tesisler 600 milyona mal oldu. O tesisi sadece Mehmet Ali Yılmaz yapmadı. Mehmet Ali’yi başkan yapan benim. Trabzon’da direk başkan seçimi olmazdı. 15 veya 20 kişilik yönetim seçilir yönetimin içinden bir kişi başkan belirlenir. Kongrede başkan ben oluyorum diye seçimi aldım.
Kongreyi aldım, herkese söyledim, ben başkan olmayacağım. Mehmet Ali Yılmaz başkan ben de yönetimdeyim. 8 ay sonra ayrıldım zaten. Mehmet Ali Yılmaz’ı nasıl Trabzon kamuoyuna kabul ettirdiniz. Daha 30’lu yaşlarda genç bir mühendis. Aksaray’da bir Trabzonspor gecesinde. Mehmet Ali ile o zamanlar tanışıyorum. İnşaat yapıyor, durumu iyi. Geceye davet ettim. Dündar Kılıç, Hüseyin Cevahir, Mehmet Ali Yılmaz aynı masada. Onların oturduğu locanın önüne geldim ve hepsinden 1’er milyon yardım aldım. Geceyi futbolculara yapmıştım. Şampiyon oldukları sene 1978. 1968-70 döneminden bu yana Trabzonspor’un görünmez sigortasıyımdır. Trabzonspor’un tek koruyucusu oldum. Birinci adam olmayı hiç düşünmedim; benim adıma Mehmet Ali Yılmaz’ı oraya birinci adam yaptım. Mehmet Ali’yi oğlum gibi severim. Kulübe verdiği kadar şu anda serveti yoktur. Onun sürekli ‘ben’ demesinden yönetici arkadaşları da rahatsız oldu ancak karşılıksız verdiği ve yaptığı için böyle konuşurdu. "Tayyip Erdoğan'ı Sevmemiz Gerekiyor" Başbakanı sevmemiz gerektiğine inanıyorum.
Benim başbakanlara ihtiyacım yok. Türkiye Cumhuriyetine faydalı olduğu müddetçe, her başbakan sevilmeli, saygı duyulmalı. Ben de başbakan olsaydım, sayın başbakanımız Tayyip bey gibi olurdum. Bu başka biri. Ülkeye katkısı yoksa, hislerim aynı şekilde değişir. Sözen zamanında bu şehre tankerlerle su taşındı. Tayyip Erdoğan başkan oldu, yağmur başladı. O gün bugündür o yağmur devam ediyor. "Mehmet Ali Yılmaz'ı oğlum gibi severim" Mehmet Ali’yi oğlum gibi severim. Aksaray’da bir Trabzonspor gecesi organize ettik. Mehmet Ali Yılmaz ile o zamanlar tanışıyorum. İnşaat yapıyor, durumu iyi. Onu geceye davet ettim. Gecede Dündar Kılıç, Hüseyin Cevahir, Mehmet Ali Yılmaz bir arada. Onların oturduğu locanın önüne geldim ve hepsinden 1’er milyon yardım aldım. Mehmet Ali Yılmaz’ı ben başkan yaptım. O kongrede başkan ben oluyorum diye seçimi aldım.
Trabzon’da direk başkan seçimi olmazdı. 15 veya 20 kişilik yönetim seçilir yönetimin içinden bir kişi başkan belirlenir. Ben başkan oluyorum diye kongreye girdim ama aslında Mehmet Ali Yılmaz’ı başkan yapmak için gittim, kongreye aldım. Herkese söyledim, ben başkan olmayacağım. Mehmet Ali Yılmaz başkan ben de yönetimdeyim. 8 ay yönetimde kaldım. Birinci adam olmayı hiç düşünmedim; benim adıma Mehmet Ali Yılmaz’ı oraya birinci adam yaptım. Kulübe verdiği kadar şu anda serveti yoktur.” Ben Ölünce Cevahir Holding de Ölür! “Bana dediler ki bu şirket nasıl bu kadar büyüdü, holding nasıl oldu. Allah istedi oldu. Ama şunu söyledim, ‘Bu holding benimle doğdu, ben ölünce ölür.’ Bu şirkette sabahleyin sırtına güneş doğmayan adam benim. Başka yok. Zengin aile çocuklarının başarılı olma şansları yok; çünkü ihtiyaçları yok. Halen işleri ben takip ederim. Sabah kalkar, ailemdeki çalışanları yerinden arar kontrol ederim. Y
erinde olmayan azarı işitir. Şu an şirkette halen kimsenin imza yetkisi yok. Bu güvensizlikten değil hepsi namazı niyazında, herhangi bir edepsizlikleri, hırsızlıkları, kötü davranışlarından ötürü de değil. Bu başarıyı koruma dertleri yok, onu görüyorum. Fakirlik yaşadım, fakir bir aile çocuğuydum. Herkesin bir duası vardır, benim duam, ‘Allah gördüklerimi elimden almasın’dır. “Turgut Özal parti kurarken ilk olarak çağırdığı kurucuyum. Düşünmek istediğimi söyledim. Meğer ilk bana teklifte bulunmuş. Kendimi her zaman sola yakın hissettim. Çünkü sağın destekçileri çoktu. Ciddi bir İsmet Paşa hayranıyım. Erdal İnönü ile de yakındık. Partiye onu ben getirdim. Partiyi kuran, yer sahibi yapan Mehmet Ali Yılmaz ile ben. O zamanlar Mehmet Ali gizliydi ben daha görünürdüm. “Faizle hiç iş yapmadım. Ayağımı hep yorganıma göre uzattım. Kalaycı çıraklığından bu yana hiç para sıkıntısı çekmedim. Şirketlerim de parasızlık yaşamadı.” Yazı
Röportaj: Aytekin AKAY Fotoğraflar: Trabzon Dergisi Arşivi- Mehmet Ali Akay