Ekrem İmamoğlu İle Çok Özel Röpörtaj

CHP'nin İstanbul Büyükşehir belediye başkan adayı bir Trabzonlu; Ekrem İmamoğlu. Beylikdüzü Belediye başkanı olan İmamoğlu, 31 Mart'taki yerel seçimler için İstanbullu'lardan yetki isteyecek. Her dönemde Trabzon sivil toplum kuruluşları içinde yer alan, desteğini esirgemeyen İmamoğlu, Trabzonspor'da başkan yardımcılığı ve basketbol şubesinin de kurucuları arasında. Trabzon'la ilgili bulduğu bir kağıt parçasını dahi saklayan İstanbul Büyükşehir belediye başkan adayı, Trabzon Dergisi'nde

Röpörtaj /Aytekin Akay
Trabzon çok insan gönderdi, Trabzon dışına. Türk siyasetine, spor camiasına, ekonomisine önemli isimler yetiştirdi. Onlardan biri Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu. Trabzon’da doğdu, Trabzonspor tribünlerinde büyüdü. Sonra Trabzonspor yönetimlerinde yer aldı. Sonra siyaseti denedi ve başarılı oldu. Beylikdüzü’nü modern bir kent yapmak için kolları sıvadı. İyi de çalışıyor ama aklı hep Trabzon’da. ‘Ben Trabzon’un her sorunuyla ilgilenmek zorundayım. Beni ben yapan şehir orası diyor.’
EKREM İMAMOĞLU:
‘Çocukluğumun Trabzon’una Keşke Dokunmasalardı’
 
 Çocukluğum Trabzon’u…. diye başlayan cümleyi nasıl tamamlarız?
Çocukluğumun Trabzon’u Ayasofya kilisesi’nden başlardı. Çünkü her sabah o yönden gelirdim. Ayasofya kilisesi ile Trabzon başlardı, Beşirli, Uzunkum yoktu. Moloz’da inip bütün esnafla selamlaşam ve kereste dükkanına giden dedemi unutmam mümkün mü? İlkokulum hemen Çocuk Esirgeme Kurumu’nun karşısındaydı. Dolayısıyla çocuk esirgeme kurumundaki çocuklarla beraber okuyan bir çocuktum. Onları oradaki esnafın ve yerli halkın nasıl sahiplendiğini hatırlıyorum. Onların bakımı, iş bulması, onlarla uğraşması, müthiş bir sevecenlik, kaynaşma ve komşuluk duygusu. Ve hergün tekrarlanırdı bu güzellikler. Trabzon; çok güzeldi ve keyifliydi. O keyifli dönemin son çağını yaşadım. Sonrasında çok değişti Trabzon. Özellikleri, 80’lerden sonra o keyifli evimiz, mahallemiz yok olmaya başladı. Kurgusu olmayan bir kente döndü. Hani samimiyet ve içtenlik. Bilgiye ve geçmişe saygı kalmadı. Trabzon ruhunu çok hızlı söndürdük diyebilirim. Kaybettik demek istemiyorum. Umarım emareleri vardır ve tekrar canlandırırız .
O yıllardan hiç unutamadığınız , görmeden yapamadığınız ne var?
Çok okuyan, çok çalışan bir çocukluk dönemim oldu. Ya okuldaydım ya da dedemin kereste dükkanında. Ama unutamadığım şeylerden biri; cebimizde harçlık varsa Uzun Sokak’taki muhallebiciye koşmak. Haftada bir muhallebi yemezsem delirirdim diyebilirim. Bir de Uzun Sokak’ta yürümek tarifsiz bir keyifti.
 
Trabzon’a uzaktan bakınca ne tür eksiklikler görüyorsunuz? Trabzon belediye başkanı olsanız ilk neyi değiştirirsiniz?
Keşke son 25- 30 yıl içinde hiçbirşey yapılmasaydı olduğu gibi kalsaydı Trabzon. Olduğu gibi kalsaydı, o şehri iyileştirmek, düzenlemek, güzelleştirmek, geliştirmek çok daha kolay olurdu. Üniversite yıllarımda İstanbul’da bir gemici ile tanışmıştım. 1980’li yılların sonunda bana, “Trabzon’un güzelliğini hiç unutamıyorum” demişti. Yani set set, evlerin denize doğru yaklaştığı,  çok güzel binaların olduğu 1940’lı yıllardan bahsetmişti. Ben ona, ‘Bundan sonra sakın gitme en azından o hayallerin kalsın’ dedim. Trabzon aslında dünyanın en güzel şehri olabilme fırsatına sahipti. Trabzon ile ilgili çok yanlış hamleler yapıldı. Sahil dolgusunun biçiminden, tanjant yolunun aksının daraltılmasına kadar şehir için iyi kararlar değildi. Kat yüksekliği, sosyal donatısı olmayan mahalleler inşa ederek, Trabzon’un doğasına yakışmayan, şehri körelten yapı bozuklulukları imar düzeni gibi sunuldu. Bütün bunlar Trabzon’un çirkin bir şehir haline getirdi. Trabzon’un ticareti her zaman var olur. Trabzon lokasyon olarak önemli bir bölge. İran’dan Gürcistan’a, Ermenistan’a, Rusya’ya bütün alanları orada toparlayabilirsiniz. Alışkanlık noktasında denizi, limanın oluşuyla, bütün imkanları orada toparla ticareti canlı tutabilirsiniz.  Turizm ile canlı tutabilirsiniz. Hala bozamadığımız, yok edemediğimiz güzelim dağlarımız yaylalarımız var.  Dünya’da kime deseniz hadi Trabzon’a gidiyoruz diye herhalde Türkiye’nin ikinci yada üçüncü büyük şehrine gidiyoruz zanneder. Çünkü spor ile adı var. Ancak Trabzon’un bu yapılaşması, şehirleşme bozukluğu beni derinden üzüyor.
 
“Trabzon’un her sorunu beni ilgilendiriyor” dediniz. Bu söyleminiz biraz açar mısınız?
Doğduğum, büyüdüğüm yer. Bugün yaşadığım ilçe Beylikdüzü’ndeki görevimde bile beni besleyen Trabzon. Geçmişiyle Trabzon, bugünüyle Trabzon, hep ilham ve motivasyon kaynağı. Oranın yanlışlarını görerek burada o yanlışları yapmadan, Trabzon’dan beslenerek, Beylikdüzü’ne hizmet etmeye çalışıyorum. Bu kadar beslendiğim, ruhumu bu kadar taze tutan bir kentin elbette sorumlusuyum. Onun için Trabzon’un her şeyi beni ilgilendirir. Kültürü, sanatı, Trabzonspor’u, tarihi, medyası, insanı, yaylası, Uzun Sokağı, Ganita’sı, Maçka’sı, Akçaabatı, her şeyiyle ilgilenirim. 26 yıldır Trabzon ile ilgili evrak ve kitap biriktiriyorum.  Sadece biriktiren değil aynı zamanda da analiz ediyorum.
 
Trabzon’a gittiğimde yapmadan, yemden, ziyaret etmeden, dönmem dediğiniz?
Trabzon’a gittiğimde köyümü ziyaret etmeden dönemem. Benim köyüm Cevizli. Atalarım orada. Mutlaka onları ziyaret eder, duamı yapar dönerim. Bu çocukluğumdan gençliğimden gelen bir gelenek. Mutlaka kitapçılara uğrar Trabzon ile ilgili yeni bir kitap basılmış mı diye bakar bununla ilgili yayınevlerine uğrar araştırma yaparım. Trabzon’a gidince de Trabzon döneri yemeden dönmem.
Ailenizden bahsetmedik.
Havva ve Hasan İmamoğlu’nun ilk çocuğu olarak 4 Haziran 1970 Trabzon’da doğdum. Benden 9 yaş küçük bir kız kardeşim var. Ailemiz Sürmene Köprübaşı’ndan doğduğum yer olan Akçaabat’a gelmiş. Akçaabat’a gelişimiz 200 yıl öncesine dayanıyor. Ailemizde okumuş, alim, din adamı çok. Onların rivayetlerine göre İmamoğlu ailesi Semerkant olarak isimlendirilen Orta Asya’dan Bağdat’a göç etmiş. Orada uzun yıllar kalmışlar. Bu aile daha sonra Adana ve Kayseri üzerinden Karadeniz’e gelmiş. Adana ve Kayseri’de de “İmamoğlu” ailesi yoğundur, hatta Kahramanmaraş ve Van’a kadar giden aile kökleri var. 4 yaşında iken Trabzon’un Yıldızlı Köyü’ne taşınmışız. Annem çok çalışkan bir kadındı. Babam ticaretle uğraşırken, annem köyümüzde üretim yapardı ve satardı. Evimize sebze almazdık. Her şey bahçede yetişirdi. 6-7 ineğimiz vardı. Evin ihtiyacını gördüğü gibi, tereyağı, süt, peynir satardı. Trabzon merkezde bulunan “Kanuni Süleyman İlkokulu”na yazıldım. (Kanuni Trabzon doğumludur. 14 yaşına kadar Trabzon’da yaşıyor. Trabzon’da doğup, İstanbul’da sultan olduğu için, okulun adında “Sultan” ismi kullanılmamış) İyi bir öğrenciydim. Karnemde hiç “iyi” olmadı, hep “Pekiyi”ydi.
Yazları neler yapardınız?
Ailem muhafazakardı. Uzun yıllar Kuran Kursu’na gittim. İlkokul öncesinden başlayarak hocaya gittiğimi hatırlıyorum. İlkokul birinci sınıfa giderken Kuran okumayı da biliyordum. Futbol tutkum hep vardı. Evimiz deniz kenarındaydı. Kurstan kaçıp denize ya da top oynamaya giderdim. İlkokulda hentbol oynardım. Okulumuz Türkiye beşincisi olmuştu. Trabzon şampiyonu, Karadeniz grup şampiyonu olduk. 1982’de Türkiye finallerine Aydın’a gittik. Hentbol sayesinde ilk kez Trabzon’dan çıktım. Aydın’da sokakta mandalina, portakal ağaçları görmüştük. Çok şaşırmıştık, ilk işimiz ağaçlara saldırmak olmuştu. Herkes bize bakmıştı. Haydar Kazaz isimli beden eğitimi öğretmenimiz vardı. Öğretmenimiz Trabzon’da hentbolun altyapısını hazırladı. Ben ilkokul 5’e geldiğimde Trabzon’un 2 ya da 3 Türkiye şampiyonluğu vardı. Babam, spora dalıp iyi okuyamam diye beni Trabzon’un ve Karadeniz’in tek özel okulu olan Özel Köşk Lisesi’ne yazdırdı. Trabzon’un ilk tiyatrosunu kuran Ongan Ailesi tarafından 70’lerde kurulmuş butik bir okuldu. İçinde Rumlardan kalma çok güzel iki köşk vardı. Orada çok iyi bir İngilizce altyapısı aldım. O altyapı ile üniversiteyi bitirdim diyebilirim.
“Trabzon Lisesi’nde Kaleciydim”
Liseye de orada mı devam ettiniz?
Hayır, isyan ettim, gitmek istemedim. Okul fazla seçkindi. Okuldan çıkıp, köye dönüyordum ve köydeki çocuklarla oynuyordum. Hafta sonu köylü, hafta içi burjuva olmak istemedim. Trabzon Lisesi’ne yazıldım. Okulun 100. yıl mezunlarındanım. Oraya gitmek istememin nedenlerinden biri de spor yapmak istememdi. Ortaokul son sınıfta futbolcu olmaya karar vermiştim. Kaleci olma hayallerim vardı.
Lisede bu hayaliniz gerçekleşti mi?
Trabzon’da Trabzon Lisesi’nin takımında oynamak büyük bir olaydır. Şenol Güneş, Kadir Özcan, gibi bildiğimiz Trabzonlu başarılı futbolcuların çoğu o takımda oynamıştır. Ben de o takımda oynadım ve kalecisi oldum. Ancak futbolun bedelini de ödedim. Lise son sınıfta 50 günden fazla okula gidemedim. Sınıfta kalmadım ama 1 t zayıfım oldu, İnkılap Tarihi. Bu dersin öğretmeni “Futbolcuları sınıfta bırakacağım” dedi ve bıraktı. Hayatımdaki tek bütünlemem budur. Ailem mühendis olmamı istiyordu, bana da makul gelmişti. İnşaat Mühendisi olacaktım. Ancak lise sondaki futbol düşkünlüğüm haliyle beni derslerden uzaklaştırdı. Mühendislikleri yazdım ama kazanamadım. Kıbrıs’ta Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin sınavına girdim ve İnşaat Mühendisliği okumaya başladım. Ancak okulun konumunu beğenmedim ve ailemi ikna edip Girne Amerikan Üniversitesi’nin İşletme Bölümüne yazıldım.
Babanız ANAP’da siyaset yaptı…
Evet. Anavatan Partisi’nin (ANAP) kurucularındandır. 1984-1987 arasında da Trabzon Merkez İlçe Başkanı’ydı. Siyasette talihsizlik yaşadı, milletvekili seçimlerinde kendisine haksızlık yapıldığını düşündü ve siyaseti bıraktı. Büyük dedem ve dedem siyasetle uğraşmadılar ama Demokrat Parti sempatizanlarıydı. MHP’li bir amcam vardı. Anne tarafım CHP’lidir. Büyük amcam Necmettin Erbakan’ı severdi. Böyle karma bir ailede büyüdüm. Bunun bir zenginlik olduğunu düşünüyorum.
 
Trabzonspor, Duruş Demektir
Tribünlerden geliyorsunuz, sonra yönetici oldunuz, şimdi nasıl bir Trabzonspor hayaliniz var. Trabzonspor o büyük başarıların üzerine nerelerde olmalıydı?
Tranzonspor, Türkiye’de herhangi bir kulübün kopyası olamaz. Başka kulüplerin yöntemi ile büyüyemez. Kendine has duruşu ve yürüyüşü vardır. Trabzon’da sadece futbol değil, sportif ahlakı ve kültürü besleyecek farklı spor dalları var. Örneğin basketbol, hentbol, kürek, boks gibi sporlarda hep başarılar üretmiş bir şehir. Lisesi Dünya şampiyonu olan bir şehir orası. Altyapı takımlarının iki üç tanesi her sezon kategori birincisi olur. Futbolda Türkiye’nin neresine giderseniz gidin Trabzon kökenli oyuncu kesin vardır. Süper liginden en amatör lige kadar. Demek ki üretiyorsunuz ve bundan da beslenmek zorundasınız. Kendi değerlerinden beslenen ama  illaki ulusal yada uluslararası standartlarda kavramları kendi bünyesine taşıyan, onlarla güzel bir harmoni yapıp sunabilen bir anlayışa bürünmelidir. Ruhsal beslenmesi tabii diğerinden çok daha üst seviyededir.