FEYZİOĞLU: İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ MEVZUATI TOPARLANMALI, İYİLEŞTİRİLMELİ

TBB Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, iş kazalarında iş sağlığı güvenliği uzmanlarının 'günah keçisi' gibi sorumlu tutulduğunu belirterek, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenli Kanunu ve alt yönetmeliklerin toparlanması ve iyileştirilmesi gerektiğini söyledi.

Türkiye’de 30 derneği temsilen bir üst kuruluş oluşturan Marmara Bölgesi İş Sağlığı ve Güvenliği Federasyonu Başkanı Ceyhun Targın, Feyzioğlu’nu ziyaret etti. Targın, 6331 sayılı Kanun, kanunun altında ise 36, 37 adet yönetmelik olduğunu söyledi. İş sağlığı güvenliği profesyonellerinin hukuk okur yazarı olmadığından yakınan Targın, bir risk durumunda iddia makamının iş sağlığı profesyonellerini direk şüpheli ve sanık sıfatıyla ele aldığını kaydetti. Yargının içinden çıkamadığı konuları bilirkişilere tevdi ettiğini ancak Bilirkişilik Daire Başkanlığı’na gidildiğinde iş sağlığı güvenliğinin olmadığının görüldüğünü anlatan Targın, “Sorumluluğun kime yükleneceği konusunda oryantasyon programları düzenlemeyi düşünüyoruz” dedi. İşin bir de savunma tarafı olduğunun altını çizen Targın, “Sorumluluğun iddianameye ne şekilde girip girmeyeceği noktasına etki edebilecek bilinçli ve yetkin avukatların yetiştirilmesi, eğitim verilmesi gibi bir projemiz var” diye konuştu.  Targın, Türkiye Barolar Birliği ile olası iş birlikteliği konusunu görüşmek istediklerini de sözlerine ekledi.
 
ŞU ANKİ DURUM İŞVERENE KARŞI SİGORTA
 
Feyzioğlu da, federasyonun Türkiye’ye yayılma kararından büyük bir memnuniyet duyduğunu söyledi. Dünyada en çok iş kazaları, işçi ölüm ve yaralanmalarının olduğu ülkelerden birisinin Türkiye olduğunu, bu konuda Avrupa’da da birinci sırada olduğunu kaydeden Feyzioğlu, bunun arkasında işverenin ve işçinin bilinçsizliğinin olduğunu kaydetti. “Kötü niyetten önce bilinçsizlikten yola çıkalım” diyen Feyzioğlu, şunları söyledi:
 
“Kötü niyetliler de kuşkusuz vardır. İş sağlığı güvenliği uzmanları yasa ile istihdam edilmektedir. Ancak bu uzmanların niçin istihdam edilmek zorunda olduğu konusunda büyük bir bilinçsizlik vardır. Şu anki durum, iş sağlığı ve güvenliği uzmanlarının varlık sebebini işverenin cezai sorumluluğuna karşı bir sigortaya indirgemektedir. Nasıl ki, kabloların eskimesinden, yanlış döşenmesinden doğacak bir yangını sigorta önlerse, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmamasından, göstermelik alınmasından, işçinin gerekli eğitimi almadan sahaya çıkarılmasından kaynaklanan bir iş kazasında da iş sağlığı güvenliği uzmanı günah keçisi gibi sorumlu tutularak, işverenin almadığı, uygulatmadığı veya uygulatamadığı tedbirlerden kaynaklanan ölümün ya da yaralanmanın sorumlusu tutulmaktadır. Öyleyse hep beraber görevimiz kanunların ruhunu, anayasanın yaşam hakkını en önemli değer kabul eden yaklaşımını hep birlikte hayata geçirmek olmalıdır. Bunun için görev sahamız öncelikle, hukukçuların bu konuda gerekli bilinç ve eğitim düzeyine ulaştırılması olmalıdır. Sayın Başkan açıklamalarını yaparken ben nasıl bir iş birliği içinde olabileceğimizi düşünmeye başladım. Eğitim, mevzuatın toparlanması ve iyileştirilmesi, eğitimin öncelikle hukukçulardan başlaması ancak iş sağlığı ve güvenliği uzmanlarına da hukukçular ve konunun uzmanları tarafından eğitim verilmesi ve bir de hedef konularak Türkiye’de bu çalışmalardan sonra iş kazalarını azaltma, sonra da istisnai hale getirme noktasına ulaşılmasını bugünden başlayarak federasyonla konuşmak faydalı olacaktır.”