İki medeniyet çarpıştırılmak isteniyor

Bediüzzaman Said Nursî, vefatının 59. yıl dönümünde anıldı

İslam âlimi ve düşünürü Bediüzzaman Said Nursî, vefatının 59’uncu yıl dönümünde Üsküdar Üniversitesinde düzenlenen programda anıldı. Türkiye Ermenileri Patrikhanesi Ruhani Kurul Başkanı Sahak Maşalyan ve İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz’ın da katıldığı programda “Deizm, Teizm, Ateizm Üçgeninde Varoluş” konulu bir panel düzenlendi. Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Yeni Zelanda’da yaşanan terör saldırısına işaret ederek İslam kelimesi ile şiddet kelimesinin birleştirildiğini, aslında İslam ve Hristiyan medeniyetlerinin çarpıştırılmak istendiğini söyledi. Bu asrın silahının ikna ve diyalog olduğunu belirten Tarhan, “Dinler arası diyalog olmaz ama din adamları arasında diyalog olur. Medeniyetler arası diyalog olur” dedi.

 

 

 

Üsküdar Üniversitesi Altunizade Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonunda 6’ncısı düzenlenen “Bedîüzzaman Said Nursî’yi Anma ve Anlama” programında, İslam âlimi ve düşünürü Bediüzzaman Said Nursî, vefatının 59’uncu yılında anıldı. Programda Türkiye Ermenileri Patrikhanesi Ruhani Kurul Başkanı Sahak Maşalyan ve İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz da konuşmacı olarak yer aldı.

 

Bediüzzaman, eserleriyle yanıt veriyor

 

Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Said Nursî’nin hayatını incelediğinde dünyevilik, siyasilik, ticarileşme gibi amaçlarının bulunmadığını, Allah’ın rızasından başka hiçbir gayesi olmadığını, çağın Mevlânâ’sı olarak kabul ettiği Nursî’nin genç kuşaklara anlatılması gerektiğini söyledi.Tarhan, günümüz gençlerinin en çok sorguladığı varoluş sorununa Bediüzzaman Said Nursî’nin eserleriyle yanıt verdiğini kaydetti.

 

Tarhan: “Medeniyet Projesine sahip çıkmak gerekiyor”

 

Yeni Zelanda’da iki camiye yönelik gerçekleştirilen terör saldırısına değinen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İslam kelimesi ile şiddet kelimesi birleştirilerek, İslam medeniyeti ile Hristiyan medeniyeti çarpıştırılmak isteniyor. Dinler arası diyalog olmaz ama din adamları arasında diyalog olur. Medeniyetler arası diyalog olur, bu nedenle böyle bir durumda zamanında İspanya’nın başlattığı, Türkiye’de de sayın Cumhurbaşkanımızın temsil ettiği bir Medeniyetler Projesi vardı, son zamanlarda gündeme gelmiyor, bu projeye sahip çıkmak gerekiyor. Bu asrın silahı ikna silahı, bu asrın silahı diyalog silahı. Diyalog olmazsa özellikle dünyadaki silah sanayi kontrollü gerilim stratejisi uyguluyor. Küresel sermayenin küresel gerginlikten beslendiğini ve bu oyuna gelmememiz gerektiğini belirtmek istiyorum” dedi.

 

Maşalyan: “Tanrı’ya yaklaşmanın yolu; o yoldan yürüyen kişileri takip etmektir.”

 

Türkiye Ermenileri Patrikhanesi Ruhani Kurul Başkanı Sahak Maşalyan da Tanrı’ya yaklaşmanın en doğru yolunun bu yolda gidenleri takip etmek olduğunu belirterek şunları söyledi:

 

“Tanrı’nın bizimle ilgili pedagojisi bizde imanı geliştirmek istiyor, ikincisi doğru olan şekilde ona yaklaşmamızı istiyor. Burası bir üniversite değil mi? Buraya gelen öğrenciler araba tamircisi olmak istiyorsa kendisinden önce o yolu iyi yürümüş insanlardan öğrenmek zorundalar. Bunun gibi bizim de Tanrı’dan en iyi şekilde faydalanmamız yaklaşmamız için bu yolu bizden önce yürümüş olan insanların izinden yürümemiz lazım. Bunlar peygamberlerdir, azailerdir, velilerdir, yaşamlarıyla örnek olan insanlardır. Tanrı’ya dokunmuş kişilerdir. Tanrı’nın onlara dokunduğu kişilerdir. Mucizeleri gören kişilerdir. Doğru hayatı, temiz hayatı, pak bir yaşamı, erdemli bir hayatı gördüğümüz insanlardır ve bu bütün insanlara sunulur ve bütün insanlar seçmek zorundalar. Yani aslında Tanrı’nın tavrı şu; ‘Ben hep buradayım, aslında çok yakınım sana. Senin bilincin kadar yakınım.'”

 

Ototeizm: Ben-Tanrı

 

Ototeizm kavramına da değinen Maşalyan, “Aslında bu deizm ve teizmlerin içinde bir de ototeizm var yani ben-Tanrı. Yani o mistiklerin sözünü ettiği ben-Tanrı. Bunlar dönmüşler Tanrı’ya ve demişler ki; sevgilim. Tanrı da onları vecd ile ekstasi ile kucaklamış. Kısacası bizim kendi içimizde kendi bilincimiz, evrensel bilincin bir parçası. Onun için bütün tradisyonlar bütün gelenekler içe dönmeyi, ruha dönmeyi ve Tanrı’yı orada bulmayı önerirler” dedi.

 

Tanrı’nın insan bilincine benzediğini belirterek “İnsan bilinci kendisine ne gönderirsen kabul eder. Hiç bir şeyi reddetmez insan ama bir şey yapar. Sizin ona gönderdiğinizi, büyüterek size geri verir. İsterseniz deneyin bu akşam bir korku filmi izleyin, gece rüyanızda bilinciniz size hortlaklar gönderecek. Korkuyu ekerseniz korkak, cesareti ekerseniz kahraman yapar sizi bilinciniz. Bilinç bu anlamda Tanrı’nın tavrı gibidir. Oraya yanlış şey koyarsanız sizi yanlış şekilde yönlendiriyor. Oraya doğruyu koyarsanız o zaman size doğru olanı veriyor” diye konuştu.

 

Yılmaz: “Bediüzzaman Said Nursî, büyük bir dava adamıdır.”

 

İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz ise Bediüzzaman Said Nursî’nin önemli bir dönemde çok önemli hizmetler yaptığına işaret ederek, “İnsanlığın ulaştığı varoluş felsefesindeki pozitivizmin egemen olduğu, ateist düşüncelerin yaygınlaştığı bir çağda insanlığın Allah’sız kâinat, ruhsuz insan ve cevhersiz eşya dediği bir dönemde bizim ülkemizin insanlarına varoluşun hikmetlerini Kur’an-i hakikatlerden anlatarak nesilleri korumada, onları inançla, imanla, hak ve hakikatle buluşturmada çok önemli hizmetler ifa etmiş bir mütefekkir ve büyük bir dava adamıdır” dedi.

 

Gençlere can simidi

 

 

Son dönemlerdeki deist tartışmalarına da dikkat çeken Yılmaz, gençlerin birbirinden farklı birçok siyasi, ideolojik ve dini kimlik mensubiyetlerine rağmen %90, %95, %100 oranında Allah'ın varlığına inandıklarını belirtti. Yılmaz konuşmasında son dönemdeki deizm tartışmalarına da dikkat çekti. Yılmaz; “Son dönemde ‘Deistim’ deme moda oldu. İnternet ve sosyal medyada dolaşan deist ve ateistlerin ürettiği anlaşılan Kur'an, Hz. Peygamber ve İslam’la ilgili gençlerde şüphe doğuracak yüz kadar soru müftülüğümüz tarafından uzman arkadaşlarca cevaplandırılmak üzere başlatılan çalışmalar sona ermek üzeredir. Aynı soruları Din İşleri Yüksek Kurulu’na da gönderdik. Kurul uzman ve üyeleri marifetiyle bu sorulara cevap çalışmalarını sürdürüyor. Her iki çalışmanın tamamlanmasından sonra cevapların internet sitelerinde ve sosyal medyada düzenli bir şekilde ve basılı olarak yayınlanmasını planlıyoruz. Bu sorulara verilen cevaplar gençlerimizin internet ağında av durumuna düştükleri durumlarda kendilerine inşallah can simidi olacaktır" ifadelerini kullandı.

 

“Deizm, Teizm, Ateizm Üçgeninde Varoluş” paneli gerçekleştirildi

 

Konferansın ardından “Deizm, Teizm, Ateizm Üçgeninde Varoluş” başlıklı panel gerçekleştirildi.

Gazeteci Yazar Av. Mehmet Said Kılıç’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde, Üsküdar Üniversitesi Mütevelli Heyet Üyesi Prof. Dr. Yunus Çengel, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ruhi Yavuz ve Balıkesir Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Satıl konuşmalarıyla yer aldı.

 

ÜÜ TV’den canlı yayınlanan program sonunda katılımcılara hediyeleri takdim edildi. Program, birlikte hatıra fotoğrafı çektirilmesiyle sona erdi.