İş Birliği ve Proje Platformu ekonomiyi masaya yatırdı...

İş Birliği ve Proje Platformu, İBB'nin Florya'da bulunan sosyal tesislerinde "Kalkınma Politikaları ve Pandemi Sürecinde Ekonomi" konulu panel bir panel düzenledi.

İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı Prof. Dr. İsmail Tatlıoğlu’nun
panelist olarak katıldığı toplantıda, "Türkiye’nin Kalkınma Politikaları ve
Pandemi Sürecinde Ekonomi" konuları masaya yatırıldı.
Panelin açılış konuşmasını yapan İş Birliği ve Proje Platformu Başkanı Makine
Mühendisi Gürkan Özansoy, üretmek, etki yaratmak ve etkinlikler düzenlemek
yoluyla ekonomiye katkıda bulunacak teklif ve öneriler sunmak ve iş insanları
İle birlikte ortaya gözle görülür sonuçlar koyabilmek amacıyla 2019 yılında
kurulduklarını söyleyerek, başarılı alışmalara imza attıklarını söyledi.
Avrupa Aydınlar Ocağı eski Başkanı, Bahçelievler Belediyesi Ruhsat Müdürü
Avukat Hidayet Gümüşsoy, İYİ Parti GİK Üyesi Prof. Dr. Sevil Sargın, İyi Parti
Kağıthane Belediyesi ve İBB Meclis Üyesi Suat Sarı, Elektrikli Araçlar
Bilgilendirme Derneği (ELADER) Yönetim Kurulu Başkanı Av. Osman
Ataman, Zeytinburnu Belediyesi ve İBB Meclis Üyesi Süleyman Uluocak ve
çok sayıda katılımcının hazır bulunduğu panelin moderatörlüğünü Beşiktaş Kent
Konseyi Üyesi ve aynı zamanda İYİ Parti Beşiktaş İlçe Yöneticisi Nilüfer
Çeliker yaptı.
Pandemi sürecinin tüm çalışmaları sekteye uğratmasına karşılık zoom ve skaype
üzerinden çokta başarılı çalışmalar yaptıklarını belirten Platform Başkanı
Özansoy, panele katılan tüm konuklara teşekkür ederek, mikrofonu İYİ Parti
Kalkınma Politikaları Başkanı Bursa Milletvekili Prof. Dr. İsmail Tatlıoğlu’na
bıraktı.
EKONOMİ TARİHİMİZİN EN KÖTÜ 5 YILINI YAŞADIK
Türkiye ekonomisinin tarihinin en kötü 5 yılını yaşadığını söyleyen İYİ Parti
Kalkınma Politikaları Başkanı Prof. Dr. İsmail Tatlıoğlu, ülke tarihinin büyüme

ve işsizlik verilerini TUİK verilerini esas alarak mercek altına aldıklarını ve
incelediklerini söyleyerek, “Ortaya çıktı ki 1975-80 dönemi hariç tutulduğunda,
geride bıraktığımız 2015-2020 dönemi, Türkiye tarihinin en kötü 5 yılı” dedi.
Tatlıoğlu, son 10 yılda düşüşün her alanda kendini gösterdiğini belirterek, “Son
10 yılda mega bir yatırım yok. Oysa güçlü bir Türkiye için neye ihtiyacımız
varsa, hepsi ülkemizde mevcut” dedi.
Kişi başına düşen milli gelirin 2012'de 12.500 dolar, bu yıl ise 8.500 dolar
olduğunu belirten Tatlıoğlu, “Şu an Türkiye'nin bir tane hedefi yok.
Yönetilemeyen bir ekonomi var. İşsizlik ve istihdam belli. Türkiye'nin istihdamı
20 milyon seviyesinde. Bu rakamı 35 milyona getirmemiz gerekiyor. Eğitimin
hali ortada. Üniversitelere atanan rektörlerin kriterleri ne yazık ki yok. Biz parti
olarak Ekonomi ve Tarım da dahil KOBİ'lere kadar pek çok alanda
çalışmalarımızı yaptık” dedi.
EKONOMİNİN PATRONU GÜVENDİR
Prof. Tatlıoğlu sağlıklı bir ekonomi için öncelikle hukukun gerekliliğini
vurgulayarak, “Ekonominin patronu güvendir. Kimin ne kazanacağına devlet
karar veriyorsa oraya kimse yatırım yapmaz. Serbest piyasa ekonomisini
çalıştırmak zorundasınız. Hukukun üstünlüğü kalkınmanın bismillahıdır. Hukuk
olmadan kalkınma olmaz. Siyasal iklim değişse Türkiye'nin havası inanın 3 ayda
değişir. Türkiye'de hukuk, olması gerektiği gibi uygulanırsa, çevremizde hiçbir
ülke bizden daha güçlü değil” ifadeleriyle devam etti.
HALKI AYRIŞTIRARAK SEÇMENİ KONSİLE ETMEYE
UĞRAŞTILAR
AK Parti'nin son birkaç yılki politikalarını siyasi çaresizlik içinde yaptığını ifade
eden Tatlıoğlu, “Ak Parti topu gelişine vuruyor. Ayasofya'da yapmaya
çalıştıklarını daha önce Yassıada kararlarının yok hükmünde sayılması
konusunda da denediler. Halkı ayrıştırarak seçmeni konsolide etmeye uğraştılar
ama başarılı olamadılar” dedi.
Enflasyonun, faizlerin ve dövizin adeta yolunu kaybettiğini ve insanların
gelecekten endişe duyduğunu belirten Tatlıoğlu, konuşmasına şöyle devam etti.
BU GÜN TÜRKİYE’NİN EN ÖNEMLİ HASTALIĞI NEOPOTİZMDİR
Sayın Bakan’ın (Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak) çizdiği imajın
ekonomiye yanlış politikalardan daha yıkıcı bir tesiri var. Bunun piyasa aktörleri
tarafından ve dışarıdan algılanışı yetersiz bir ekonomi yönetiminin varlığı
konusunda içerisini ve dışarısını tam bir kanaat sahibi kılmıştır. Bu tipik bir
nepotizmdir. Yakınları korumak ülkeyi korumaktan, yakınların itibarı ülkenin
itibarından daha önemli değildir. Nepotizm, Türkiye'nin bugün önemli bir
hastalığıdır.
TÜRKİYE FAKİRLİK KAPANINA KISILMAK ÜZERE

Türkiye saray ve saraya bağlı hastalıklardan kurtulmalıdır ve artık nepotizm
devri Erdoğan dönemi ile beraber kapatılmalı ve Türkiye'de milletin iradesiyle
yeni bir dönem başlamalıdır. Bu çerçevede Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın
ekonomiyi beyaz eşya satışlarıyla ölçtüğü, Bakanın da bu işi bir asansöre
benzettiği Türkiye tam bir fakirlik kapanına kısılmak üzere.
TÜRKİYE’NİN YAŞ ORTALAMASI 60’A MI YÜKSELDİ?
İstihdam konusunda veriler birbirini hızla eskitiyor. 2019 rakamlarına göre
Türkiye'de nüfus artmış, çalışma çağındaki nüfus da atmış ama işgücü azalmış.
Çalışmak isteyenler 33 milyondan 29 milyona düşmüş. Çalışan sayısı 28
milyondan 25,5 milyona düşmüş. Sigortalı kayıtlı çalışan sayısı 21,5 milyondan
19.6 milyona düşmüş. Bu rakamlara baktığımızda Türkiye’nin yaş ortalaması
birden 60’a mı çıktı diye düşünülebilir. Bu Türkiye’nin fotoğrafı değildir.
İŞSİZ SAYILMAYAN İŞSİZLERİMİZ VAR
Türkiye’de işsizlik resmi rakamları 13 milyon civarında açıklandı, geniş işsizlik
yüzde 23’lerin üzerinde. İşsiz sayılmayan işsizimiz var, bu Türkiye'nin literatüre
kazandırdığı bir kavramdır. 4.7 milyon, resmi işsizimiz, 3,8 milyon işsiz
sayılmayan işsizimiz var. Bundan 50-100 yıl önce nüfusunu sayamayan ülkeler
vardı. Şimdi çalışanını ve çalışmayanı ayırt edemeyen ülkeler grubundayız.
TÜRKİYE İKİZ BİR AÇIĞA DOĞRU GİTMEKTE
Kamu verilerinde bütçe açığı problemi vardır. Geldiğimiz nokta itibariyle geniş
anlamda geçtiğimiz temmuz ayı itibariyle 12 aylık cari açık 196 milyardır. Geniş
anlamda açık bunun fevkalâde daha üstündedir. Aşağı yukarı 2020 bütçesindeki
139 milyar liralık açık hedefinin yaklaşık yüzde 75'i aşılmış durumdadır. Cari
açık ve bütçe açığı şeklinde ikiz bir açıkla hızla eksilen bir süreç içerisine doğru
gitmekteyiz.
MISIR, UKRANYA ve PAKİSTAN BİZDEN İYİ DURUMDA
Faizlerde örtülü bir yükseliş söz konusudur. Hem döviz hem faiz yükselmekte,
dolayısıyla fiyatlar artmaktadır ve Türkiye'nin ekonomideki uluslararası
göstergesi sayılan CDS risk prim oranı 549’dur. Ne anlama geliyor bu? Ciddiye
alınabilecek ekonomiler içerisinde Arjantin'den sonra ikinci büyük CDS’tir.
Mısır, Ukrayna, Pakistan bizden iyidir. Bu Türkiye’nin borçlanma maliyetlerini
yükseltmektedir.
HİÇ BİR PROGRAM HEDEFİNE ULAŞMAMIŞTIR
Partili Cumhurbaşkanlığı döneminde yaklaşık bir buçuk aya bir program
açıklanmış ve hiçbiri hedeflerine ulaşmamıştır. Ne enflasyon hedefine ulaşmıştır
ne istihdam ve işsizlik, ne bütçe açığı, ne döviz kuru, ne de borçlanma oranı.

HERŞEYE HAYIR DİYEN DEĞİL, ÇÖZÜM ÖNERİLERİ OLAN BİR
PARTİYİZ
Panelin sonunda, soru cevapla devam eden ikinci bölümde, katılımcıların
sorularını cevaplayan İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı Prof. Dr. İsmail
Tatlıoğlu, “Biz her şeye itiraz eden, ‘Hayır’ diyen bir siyasi parti değil, doğruya
doğru, yanlışa yanlış diyen bir partiyiz ve çözüm önerilerimizle birlikte varız”
dedi.
Haber: Selvi Sarıtaç