KAFA DENGİ'DEN ÇARPICI AÇIKLAMALAR
Bir televizyon kanalında yayınlanan 'Kafa Dengi' programı Küçükçekmece'de izleyenleriyle buluştu.
“EN YÜKSEK MEDENİYET DEĞERLERİ BATI’YA AİT DEĞİL”
Söyleşide, Batı dünyasını eleştiren senarist ve yazar Tarık Tufan, batıya seslenerek, “Dünyanın öbür tarafı senin kıyılarına yaklaştığında, sen hala o botları Akdeniz’in en derin yerlerinde batırıyorsun. Kameralar önünde yapıyorsun bunu. Sen gelişmiş oluyorsun. Biz, türlü türlü sosyolojilerle tahkir ediliyoruz. Batının temsil ettiği medeniyet değerleri insanlığın ulaştığı en yüksek medeniyet değerleri değildir. Bütün bunlar, sosyolojik yutturmalardır. Bu düşünce bir batı düşmanlığı değildir. Bu eleştiriyi en sık yapanlar namuslu, ahlaklı, batılı düşünürlerdir. Bu yüzyıl, insana ilişkin bütün duyarlılıkların en çok yazıldığı, çizildiği, topluluklara anlatıldığı, insan olma duyarlılığının her halinin çokça zikredildiği, söz konusu olan başkaları olduğunda tek tanesinin görmezden geldiği gösteri dünyasına dönüştü. Sen bu davranışı bundan 500 yıl öncede yapıyordun. Yine yoksullar senin önüne geliyordu. Yoksullarla eğleniyordun. Bunu Roma’da, Atina’da da yapıyordun. Dünyanın bir çizgi olarak an be an geliştiğini, senin bu gelişmenin içerisinde en yüksek mertebede durduğunu sosyolojide bize okutuyorsun. Bunu bize yutturmaya çalışıyorsun” sözleriyle seslendi.
“TÜRKİYE FİKRİNE KAFA YORMALIYIZ”
Türkiye bir coğrafya olmasının yanı sıra aynı zamanda fikri bir temsil olduğunu söyleyen Tufan, “Türkiye fikrine bizim oturup tekrar kafa yormamız gerekir. İnsanlar tuhaf bir gündelik kavganın içine girdiler, her şeyi buradan okuyorlar. Biz bütün enerjimizi Türkiye fikrine yoğunlaştırmak zorundayız. Bizler, Türkiye’ye bir tahayyül imkanı verecek önemli insanlardan haberdar olmalıyız. Yunus Emre gibi. Yoksa Türkiye fikri git gide körelecek” dedi.
“HASTALIKLI AYDIN SINIFIYLA BİR YERE VARAMAYIZ”
Yazar Gökdemir İhsan da Türk aydınlarını ve edebiyatçılarını eleştirerek, “Bu hastalıklı aydın sınıfıyla bir yere varamayız. Buranın aydınlarının kökü dışarıda. Bu ülkede hala bugün iyi Marksistler yok. İslamcılar, geleneksel metinleri bilmiyor. Tartışmalardan bi haber. Türkçülerin 10 bin yıllık Türk siyasi geleneğinden haberi yok. Bizim milletimizin başına gelen başka bir milletin başına gelseydi, yamyam olurdu. Bu kadar provokasyon yapılıyor. Halkımız necip bir millet. Tahsilli cehalet bugünü de tarif eden bir kavram. Ama toplum bunları tolere ediyor” diye konuştu.
“İSLAMCILIĞIN, OSMANLI’NIN SONUNU GETİRDİĞİNE KATILMIYORUM”
Şair-yazar Selahattin Yusuf da kendisine gelen bir soru üzerine; “ İlber Ortaylı’nın İslamcılık Osmanlı’yı yıkmıştır” düşüncesine katılmadığını söyleyerek, ‘Yok öyle bir şey. İslamcılık, Türkçülük, Batıcılık zaten Osmanlı hakikati yerinden oynadıktan sonra topraklarımızın en azından şu kadarı bizim olsun mantığıyla ortaya atılmış ideolojilerdir. Bunlar, zaten umutsuzluk zemini üzerinde yükselmiş yetersiz ideolojilerdir” cevabını verdi. Konuklar, söyleşi sonunda katılımcıların sorularını da yanıtlarken, Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Salih Çevik, konuklara teşekkür ederek, günün anısına çiçek takdim etti.