Kendinize mi güvenmiyorsunuz, sevgilinize mi?

İlişkiler göz önüne alındığında güven duygusunun üstlendiği rol, hayli önemli oluyor. Bir anı, bir hayatı paylaştığınız kişiye karşı duyduğunuz bu duygu, ilişkinin omurgasını oluşturarak o ilişkiyi ayakta tutuyor.

Günümüzde ilişkilerinde yaşanan güven probleminin daha birçok problemi barındırdığını söyleyen Nöropsikiyatri Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz, size şu soruyu soruyor: "Sevgilinize mi güvenmiyorsunuz, kendinize mi?"

Güven duygunun yarattığı boşluğun kapanması güçtür

İnsanlar aşk ilişkilerinde de sosyal ilişkilerde de karşısındaki kişiye güvenmek ister. Çünkü güven içinde dürüstlük, açıklık, tutarlılık, sadakat, yakınlık, bağlılığı barındıran çok güçlü bir dürtüdür. İnsan bu güçlü dürtüden mahrum kaldığında ise ilişkilerde bozulmalar ve temelden sallantılar başlar. Sallantılar zamanla büyür ve bir kırılma noktasına ulaşır. Ve zamanla kendini tüketen ilişki biter. Bazı ilişkilerde sevgi ve aşk güven üst noktalarda yaşansa da güven duygusunun yarattığı boşluk zaman içinde kapanması zor bir boşluğa dönüşür.

Kaybedilen güveni tekrar inşa etmek zordur

İlişkilerin olmazsa olmazı güven duygusu, çeşitli sebeple yok olduğunda tekrar kazanılması oldukça zordur. Belki tekrar kazanılabilir ancak bazı şeylerin eskisi gibi olamayacağı aşikar. Örneğin, en küçük yanlış anlaşılmalar bile büyük sorunlar haline dönüşebilir, biraz geç açılan telefonlar kafada soru işaretleri yaratabilir. Çünkü güven kaybı yaşayan insan karşısındaki kişiye kuşkuyla yaklaşır. Her hareketini farklı yorumlama eğilimi gösterir. İlişkinin ilk dönemindeki koşulsuz şartsız inanma durumu yerini kuşkuya bırakır. Aşırı kontrolcü bir ruh hali egemen olur. Bunların önüne geçmek iki tarafın birbirleriyle olan bağı ve iletişimi ile ilgilidir. Çaba harcamak, birbirine karşı şeffaf olmak, empati kurarak yaşadığı güven eksikliğini anlamaya çalışmak kaybolan güvenin tekrar inşa edilmesi için önemlidir. Bu noktada kayba sebep kişiye hayli iş düşmektedir.

 

Peki, ilişkide hangi davranışlar güvensizlik yaratır?

·         Kendini karşısındaki kanıtlama çabası,

·         Gereğinden fazla açıklamalarda bulunmak,

·         Bir konuda çok fazla mazeret ve bahane bulmak,

·         Karşı tarafı ikna etmek için ekstra çaba göstermek,

·         Abartılı anlatımlar yapmak,

Tüm bunlar özellikle de aşk ilişkilerinde yapılan yanlışların başında geliyor. Üstelik güven eksikliğini gidermek için yapılan bu hatalar, gidermekten çok ilişkide tamiri mümkün olmayan defolar yaratıyor.

Bu hataların temelinde 'Kendine güvenmeme' duygusu var

Yukarıda bahsi geçen davranışları yapan kişilerde genellikle özgüven eksikliği gözlemlenir. Bu kişiler, seven insan kıskanır bahanesine sıklıkla başvurur ve kendilerini de bu bahaneye inandırırlar.  Ancak bu kişiler bu durumu kabullenmez, sorumluluğu hep karşı tarafa yükler. Bu güvensizliği tetikleyen kişinin partneri olduğunu düşünür. Oysa tüm bu davranışların altında özellikle kişinin kendine güvenmeyişi yatar.

Kendine güvenmeme duygusunun altında neler yatıyor?

İnsanın içini kemiren, ilişkiyi çekilmez bir noktaya getiren güvensizliğin altındaki en güçlü duygu şüphe ve kaybetme korkusudur. Şüphe, kişinin bir olaydan dolayı duyduğu güvensizlik ve emin olamama duygusu olarak yaşanır. Şüpheyi hayatının merkezine alan kişi, her olayı bu yönde değerlendirir. Kendisini şüpheye sürükleyen bahanelere sıkı sıkıya sarılır. Hatta çoğu zaman bu bahaneleri kendisi yaratır. Sonuç ise güvensizlik...

Diğer bir güçlü duygu ise kaybetme korkusu. Üstelik bu korkunun temeli çok eskilere çocukluğa ve hatta bebekliğe kadar gidebiliyor. İnsanların yaşadığı en büyük korkuların başında gelen kaybetme korkusu, sahip oldukları mutluluğu kaybetmek, yalnız kalmak istememeleri ve sevdikleri kişiden ayrı kalmak istemediklerinden kaynaklanabilir. Bu duygu aşırıya kaçtıkça güven duygusunu zedeler ve zamanla ilişkinin ritmini bozar.

 

İlişkilerdeki güven problemini aşmak için...

İlişkilerde bir hayatı paylaşıyor da olsanız, herkesin bir birey olarak hayatı olduğunu unutmamak gerekir. Bu noktada sınırları belirlemeli ve dozu aşan müdahalelerden vazgeçmelisiniz. Bir diğer tavsiyemiz ise empati kurmayı unutmayın. Eğer bazı konularda fazla şüpheci davranıyorsanız veya güven problemine yol açacak bir şeyler yaptıysanız, bu noktada atılacak en önemli adım, empati kurmak.  Bu durumda karşınızdakiyle empati kurarak “Onun yerinde ben olsaydım ne olurdu?” sorusunu kendinize sorabilirsiniz

İletişim kurun. Problemleri ertelemeyi değil, konuşarak çözmeyi seçin. Karşılıklı duygu aktarımı, mevcut problemlerin dile getirilmesi; var olan problemlerin çözüm aşamasında çok etkili olacaktır.

 

Nöroloji Uzmanı
Dr. Mehmet Yavuz / REEM Nöroloji Merkezi