Trabzonspor'un aynası Alexander Sörloth
Yazarımız Yusuf Ragıp Özgün yeni Yazısında Trabzonspor'un Golcüsü Alexander Sörloth'u Kaleme aldı.
Değerli okurlar,
-Süper Lig takımlarının toplam borcunun 10 Milyar TL yi bulduğu,
-Bu borcun yaklaşık 7 Milyar TL lik kısmının finansal kesimlere olduğu,
-Gelir noktasında değil beki ama gider noktasında rakamlara yansıyan bir problemin olduğu,
-Finansal kesimlere olan bu borcun ödenemediği takdirde, alacakları ödenmeyen/ödenemeyen futbolcularda işleyen sürece benzer şekilde sonlanacağı bilinen ve kulüplerin belki de ortadan kalkmak ile karşı karşıya kalabileceği,
-Borçlu kulüplerin bazılarının borcunun faizini bile ödeyemez duruma geldikleri,
- Geçmişte olduğu gibi “ne de olsa bir yolu bulunur” düşüncesinin kulüp yöneticilerinde hakim olduğu,
-Devletin, kulüplerin kurtarılması için elini taşın altına koyduğu ve sürecin doğru yönetilmemesi durumunda belki de borcun tahsilinin yine yapılamayacağının bilindiği bir ortamda TFF ile paralel yürütülen çalışmalar neticesinde nihayete kavuşturulan yeniden yapılandırmadan birçok kulüp yararlandı.
Bu işin nasıl ve neden yapıldığını kısaca özetledikten sonra özünde bu konunun bulunduğuna inandığım ve futbol kamuoyunun 1-2 aydır meşgul edildiği konuya değinmek istiyorum.
İlk yarının bitimine yakın “TFF harcama limitlerini %10 oranında esnetecek” konulu haberler yayınlanmaya başladıktan sonra günler geçtikçe bu haberlerin gerçeğe dönüştüğünü birlikte görmüştük.
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç“bunu isteyen tek kulüp biz değiliz” demesine rağmen, kendisi dışında pek sahiplenilmeyen bir istek olarak göze çarptı.
Tabi bu durum, göreve geldikleri ilk günden bu yana sürekli yıllık gideri küçültme, gelirleri ise artırma yolunda çalışıp bu sancılı süreçte yarışan bir takım olma hüviyetinden uzaklaşmamak için elindeki kaliteli altyapıdan en yüksek oranda yararlanırken, maliyeti düşük ancak uzun zaman izlenmiş oyuncular ve şovdan uzak transferler ile kadro oluşturan Trabzonspor yönetiminin tepkisine yol açmıştı.
Talimatlara uyulması gerektiği, ara transfer döneminde kadrolarını güçlendirmek isteyen takımların limitleri aşmış olmalarına rağmen yeni transfer ihitayacından doğan bu isteğin karşılanmaması için gerekli açıklama ve başvuruları yapan Trabzonspor yönetimi, nihayetinde bu değişikliğin engellenmesine sebep oldu.
Zira bir önceki yıl, ilk yarısını ikinci sırada tamamladığı sezonda ara transferde UEFA dan transfer yasağı alması sebebiyle mevcut kadrosuyla ligi tamamlamak ve 4.lük ile yetinmek durumunda kalmışlardı.
İşte bu tartışmalardan sonra merkezinde Fenerbahçe yönetimi ve camiasının bulunduğu bir kesim tarafından Trabzonspor a “Devlet destekli takım” etiketi vurulmak istendi ve halen bu durum devam ediyor.
Deprem felaketi sonrasında yapılan açıklama savaşları ve sosyal medya üzerinde oluşturulmaya çalışılan algı, kadro kalitesi ve alınan sonuçlar neticesinde, şampiyonluk yolunda tek gerçek rakip olarak gördükleri Trabzonspor’ u gerginliğin içine çekmek için oynanan bir oyun olarak anlaşıldı Trabzonspor camiası tarafından.
Fenerbahçe nin Trabzon da oynayacağı maçlardan önce yarattığı ortamlarda bu tuzağa defalarca düşen ve bu tip gergin ortamlarda oynanan maçları kazanamayan Trabzonspor bu defa bu oyuna gelmedi.
Geçmiş yıllara oranla Sosyal medyada çok daha güçlü olan ve yeni stadyum ile birlikte profil değiştiren Trabzonspor camiası hiçbir şekilde saha dışına çıkmadan kazanılması gereken bir maç olarak hazırlandı Fenerbahçe karşılaşmasına. Kalecisi ve golcüsünün kaliteleri, diğer oyuncuların da olağanüstü gayreti ile Fenerbahçeyi 2-1 yendi.
Galibiyet serisini oynadığı her maç ile uzatan Trabzonspor geçtiğimiz hafta Ankara deplasmanında Gençlerbirliği karşısında 2-0 önde götürdüğü maçın uzatma dakikalarında Baiano’ nun Sörloth’ a bariz sakatlamaya yönelik ardı ardına attığı tekmeler sonrasında ilginç olaylar yaşandı.
Sörloth, kariyeri boyunca çıktığı yaklaşık 230 maçta tek bir kırmızı kart bile görmemiş ve ülkemize adım attığı ilk gündenbu yana, gerek kişiliği gerek oyunuyla kamuoyunun takdirini kazanmış tipik bir İskandinav oyuncu iken, birden bu tekmeler sonrasında Baiano’ ya hakettiği cezayı Profesyonellik dışı bir hamle ile kendisi vermek isteyince karşılaşmanın hakemi Hüseyin Göçek her iki oyuncuya da sarı kart verdi ve oyunu devam ettirmek istedi. (Bu karar kart eşitliği bakımından tutarlı ancak yanlış bir karardı. Her iki oyuncuya da kırmızı kart vermesi gerekiyordu.)
Ancak o andan sonra kendisini pozisyonu tekrar izlemesi için çağıran VAR odası, Hüseyin Göçek’ e ağır çekimde Sörloth’ un reaksiyonunu izletirken, bu reaksiyona sebep olan tekmeleri hızlı çekimle adeta göstermeyerek “Sörloth’ u atmalısın” mesajı verdi.
Oyun alanına tekrar dönen hakem Sörloth’ a direk kırmızı kartı verirken Baiano’ nun sarısını değiştirmedi. Direk Kırmızı kartın en alt cezası olan 2 resmi müsabakadan men durumu işlerlik kazanırsa Sivasspor maçında oynayamayacaktı. Pozisyonu izleyen ve biraz vicdanı olan her futbolsever bu cezanın verilmemesi gerektiğinde hemfikirdi.
Bilin bakalım ne oldu ?
Az önce bahsettiğim kesime, Sörloth’ un kendi maçlarında oynamasını istemeyen Sivasspor ve Beşiktaş camiaları da eklendi. Geçmişte yaşanan ve içerik itibariyle emsal olmayan olaylar ve sonrasında verilen cezalar ile kamuoyu bilinçli şekilde yanlış yönlendirilmeye çalışıldı.
Önce PFDK tabandan 2 maç ceza verdi sonra da itiraz neticesinde Tahkim kurulu cezayı 1 maça düşürdü.
Tüm bu anlattıklarım neticesinde şimdi Sörloth Trabzonspordur diyorum çünkü, hem 2 yıldır yaptıkları hemde bu yılki oyunu, saha içi ve dışındaki duruşu ile canını acıtacak tekme yemedikçe kimseyi itmeyeceğini kanıtlayan bir Trabzonspor var artık tıpkı Sörloth gibi..
Tıpkı vitrin oyuncusuna takılan “Kuzeyin Kralı” lakabında olduğu gibi kendi de “Kuzeyin Kralı” ve Anadolu’ nun abisi olan bir Trabzonspor...