YÖNETİCİ ATAMA YÖNETMELİĞİ DEĞİŞİYOR…
Yazarımız Ertuğrul Özgün' kaleme aldığı eğitim sistemi üzerine yazısı..
Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk’un,09.11.2018, Twitter Hesabında
“İlçe müdürü, il müdürü, şube müdürü ya da okul müdürü için çok somut, ölçülebilir, muhakkak surette liyakat esaslı bir süreci harekete geçireceğiz ve bununla ilgili sınavlar gelecek” açıklamasını okuyunca heyecanlandık.
Artık herkesin fikir birliği içinde olduğu, milli eğitimin kanayan ve bir türlü iyileşmeyen bu yarasına neşter vurulacak diye bekliyoruz.
Her ne kadar mevcut Milli EğitimBakanlığı kadrolarıyla başarılamaz endişemize rağmen, bir nebze de olsa katkı sağlaması dileğiyle biz de bu konudaki düşüncelerimizi paylaşalım istedik.
Son Eğitim Şurasında alınan:
“Eğitim yöneticisi olarak atanma şartının en az lisans mezunu olma şartına bağlanması, Yönetici olarak atanmanın merkezi olarak yapılan yazılı sınavda başarılı olma şartına bağlanması, Okul müdürlerinin belli bir süre görev yapmış okul müdür yardımcıları arasından seçilmesi,
Yönetici adaylarının kurum müdürü olarak atanmadan önce ‘Eğitim Yöneticisi Yetiştirme Merkezleri’nde Hizmet içi eğitimden geçirilmesi,” yönündeki tavsiye niteliğindeki kararlar, çok büyük bir toplum kesimi tarafından kabul gördüğü için sistemin temelini oluşturabilir.
Sonra da her şeyden önce ülke genelinde Bakanlığa karşı açılan ve neredeyse tamamının davalı lehine sonuçlandığı mahkeme kararları gerekçe gösterilerek, son yönetmeliğe göre yapılan yönetici atamalarının tamamı uygulamalarda hata olduğu gerekçesi ile iptal edilmelidir.
Birilerinin iki dudağı arasından çıkacak sözle ve sınırlı bir süre ile yapılan görevlendirmeler sonucu atanan yöneticilerle eğitim hedeflerine ulaşmak söz konusu bile olamaz.
Çünkü bu yöntemle atanacak yöneticilerin, önce atanabilmek, sonra da görevde kalabilmek için atamaya yetkili kişilerin kapısında el etek öpmek zorunda olduğu psikolojisinden kurtulması mümkün değildir.
Bütün bu olumsuzlukları ortadan kaldıracağına inandığımız aşağıda sıraladığımız bazı kriterler ölçü alınarak liyakate dayalı bir sistem oluşturulmalıdır.
1-Eğitim yöneticiliği görevi hem meddi hem manevi olarak farklı bir kadro unvanı olarak belirlenmeli ve liyakatle atanılabilecek bir kadro olarak tanımlanmalıdır.
2-Yöneticiliğe ilk atama eğitim yönetimi ve iletişim ağırlıklı sorulardan oluşacak merkezi bir sınavla, müdür yardımcılığı görevi ile başlatılması, müdür olarak atanabilmek için de belli bir süre Müdür yardımcılığı görevi yapma şartına bağlanması doğru bir karardır.
3-Müdür yardımcılarının müdür olarak atanabilmeleri için üniversitelerin bünyesinde oluşturulacak ya da öğretim görevlilerinin, üniversitelerin eğitim fakültelerinin öğretim görevlileri arasından görevlendirilecek özel kurslardan, eğitim yönetimi alanında, geniş kapsamlı bir eğitime tabi tutulduktan sonra başarılı olduğunu gösteren sertifikalar almaları zorunluluğu getirilmelidir.
4-Müdür atamalarında sözlü sınav kesinlikle kaldırılmalıdır(daha önceki yazılarımızda gerekçelerimizi açıklamış olduğumuz için tekrarlamıyoruz).
5-Hizmet puanı hesaplanırken, görmüş olduğu yükseköğretimin her bir yılı için 1 puan verilmeli, yükseköğretim dört puanla sınırlandırılmamalı, görmüş olduğu farklı yükseköğretimler de puanlamaya katılmalı, yüksek lisans ve doktora eğitimi alanlarının puan hesaplanmasında bu programların tamamlanmasındaki en az süre esas alınmalıdır.
6-Katıldığı eğitim alanındaki hizmet içi eğitim seminerleri, saat sayısı esas alınmak üzere puanlamalarda tekrar değerlendirmelere alınmalıdır.
7-Öğretmenlik görevlerinin dışında özel bir emek ve zaman gerektirdiği için Öğretmenlerin yayınlanmış eserleri bir standart getirilerek yeniden puanlamalarda değerlendirilmelidir.
8-Almış olduğu ödüllerin 1(bir) ile sınırlandırılmasının çalışma hayatındaki başarıyı olumsuz şekilde etkileyeceği için alınan ödüller makul bir sayıya yükseltilmelidir.
9-Aldığı cezaların puanlamada eksi puan olarak değerlendirilmesinin, “bir kişi aynı suçtan iki kere cezalandırılamaz” hükmüne aykırı olduğu için değerlendirmeden kaldırılması gerekmektedir.
10-Hizmet yılına verilen puanın hem çok düşük tutulması hem de sekiz yılın üzerindeki hizmet yıllarının puanının, puanlamaya yarısının dahil edilmesi ile meslek hayatında tecrübeli olanların meslekte yeni olanlarla arasındaki çıtanın kapanması amaçlanmış olduğu anlaşılmaktadır.
A tipi bir kurumda fiilen yöneticilik yapmakta olan kurum müdürünün, yönetim alanında doktora yapmış bir adayın puanına ulaşabilmesi için, 14 yıl görev yapmak zorunda bırakılması hem mantıkla hem de eşitlikle bağdaşmaz. Görevde tecrübeye değer verilmelidir.
11-Ortak aklın kabul edebileceği bu yeni düzenlemelerden sonra, kanun öncesinde yönetici olanların da yeniden bu ölçülere göre değerlendirmek suretiyle atamaları yapılmalı, bakanlık içinde yaşanan gerilim ortadan kaldırılıp herkesin hakkına razı olduğu barış ortamı sağlanmalıdır.