Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Onur Noyan, normalleşme sürecine girilmesine karşın pandemi sürecinde tetiklenen bağımlılıkların etkisinin gözlenmeye devam edildiğini kaydetti.
Bağımlılık iradesizlik değil, bir beyin hastalığıdır
Bağımlılığın kronik, uzun soluklu bir beyin hastalığı olduğunu belirten Doç. Dr. Onur Noyan, “Bağımlılık denildiğinde çoğu kişinin aklına hastalıktan ziyade bireysel eksiklikler geliyor; “iradesine sahip değil, kendisini tutamıyor, kişiliği bozuk” gibi tanımlamalarla düşünüyor bağımlılık sürecini. Bağımlılığı bir irade ile çözebilecek gibi görüyorlar ancak bu çok büyük bir yanlıştır. Bağımlılık zarar verici sonuçlara rağmen, zorlantılı bir şekilde madde/alkol kullanma ile karakterize uzun soluklu ve tekrarlayıcı bir beyin hastalığıdır. Madde kullanımının tetiklediği ve beyinden kaynaklanan fizyolojik ve biyolojik değişiklikler sonucunda ortaya çıkmaktadır. Madde kullanan kişilerin öncelikleri ve davranışlarını kontrol etme yetileri olumsuz etkilenmektedir. Bağımlılık, uzun bir süreç içerisinde gelişen, büyük ölçüde davranışları etkileyen bir beyin hastalıktır. Beynin temel haz maddesi olan dopamin hormonun dengesinin bozulması sonucu ortaya çıkmaktadır. Beynin ödül ve ceza merkezinde yapısal bozukluklar meydana gelmesi ile bağımlı olan bireyler anlık olarak alacakları hazza odaklanmakta, uzun dönemde ortaya çıkabilecek zararları değerlendirememektedir.” diye konuştu.
Davranışsal bağımlılıklara dikkat!
Bağımlılığın sadece alkol, madde ve sigara bağımlılığı ile sınırlı olmadığını belirten Doç. Dr. Onur Noyan, davranışsal bağımlılıkların da bulunduğunu ve özellikle pandemi döneminde bu bağımlılıkların öne çıktığını ve etkilerinin halen devam ettiğini söyledi.
Doç. Dr. Onur Noyan, “Bağımlılık sadece alkol, madde, sigara ile sınırlı değil, davranışsal bağımlılıklar da bulunuyor. Özellikle pandemi sürecinde alkol, madde ve sigara bağımlılığı ile birlikte bu maddeler dışındaki davranışsal bağımlılıklar da ön plana çıktı. İnternet bağımlılığı, internette oyun bağımlılığı, bahis ya da kumar oynama gibi davranışlar ile birlikte internetten kontrolsüz alışveriş, internette aşırı sohbet etme ya da sosyal medyada fazla gezinme gibi birçok davranışsal bağımlılıklar bu dönemde daha çok gözlemlenmeye başlandı. Tekrarlayan davranışlarda aynı alkol ve madde gibi beynin ödül merkezini uyarmakta ve bağımlılık yapıcı bir etki göstermektedir. Evde kapalı kalınan bu günlerde sıkıntı ve boşluk hissi ile baş edebilmek için beyni kısa yoldan uyaran davranışlara eğilim atmaktadır. Bir süre sonra bu davranışlardan uzak kalındığından huzursuzluk ve sıkıntı gibi belirtiler ortaya çıkmaktadır.” dedi.
Bağımlılığın tedavisi vardır
“Bağımlılık tedavisi olan bir hastalıktır” diyen Doç. Dr. Onur Noyan, kişinin yaşamını olumsuz şekilde etkileyen her türlü bağımlılığın mutlaka tedavi edilmesi gerektiğini vurgulayarak “Bağımlılık bir hastalıktır. O nedenle öncelikle hastalığı kabullenip, ardından bu durumla baş etmek için gerekli adımları atmak gerekiyor. Elbette ki çok kolay tedavisi olan nezle, grip gibi bir hastalık değil, şeker, tansiyon gibi ömür boyu devam edecek bir hastalıktır.” dedi.
İlk hedef hastanın hastalığını kabul etmesidir
Bağımlılık tedavisinde kullanılan yöntemlerle ilgili bilgi veren Doç. Dr. Onur Noyan, tedavi sürecindeki ilk hedefin hastanın hastalığını kabul etmesi olduğunu belirterek “Tedavi sürecinde öncelikle hastadan öyküsünü dinliyoruz, öyküsünden kişinin hayatındaki olumsuz etkileri çıkarmaya çalışıyoruz. İlk hedefimiz bireyin bağımlılık sürecini bir hastalık olarak kabul etmesi oluyor. Kullanılan maddenin cinsine göre gerekli tetkik incelemeden sonra tedavi süreci başlamaktadır. Öncelikle alkol ya da madde kullanımı bırakıldığında ortaya çıkabilecek yoksunlukları bulguları değerlendirilerek için uygun bir serum, ilaç tedavisi uyguluyoruz. Daha sonra altta yatan psikolojik ve psikiyatrik sorunlara göre ek ilaç tedavilerini planlıyoruz. İlaç tedavileri ile birlikte aylık ya da 3 aylık depo iğne ya da çip tedavisi olarak da adlandırılan implant tedavi seçeneklerini, ilaç ve diğer tedavilere ek olarak beyin uyarım teknikleri olarak adlandırılan Transkranyal Manyetik Uyarım (TMU) tedavi seçeneğini değerlendiriyoruz.” dedi.
İlaç tedavisi yanında psikoterapi önemlidir
TMU tedavisinde amacın dışardan uygulanan bir elektromanyetik alanın beyin içerisinden elektriksel aktivite oluşturarak düzensiz çalışan beyin bölgelerinin daha düzenli çalışmasının sağlanması olduğunu kaydeden Doç. Dr. Onur Noyan, “Hem alkol ve madde kullanma isteği, hem de maddeden uzak kalınan sürenin uzatılması hedeflenmektedir. Biyolojik ve farmakolojik ilaç tedavilerinin yanında psikoterapi ve diğer psikososyal yaklaşımların mutlaka uygulanması gerekmektedir. Bireyin madde kullanma isteğinin farkına varması, bu istekle baş etmesini kolaylaştıracak yöntemlerin belirlenmesi, riskli ve tehlikeli durumların tanınması sağlanarak, davranış planları yapılması önemlidir.” diye konuştu.