• Reklam

KAMU VE ÖZEL SEKTÖR, 21. BİLİŞİM ZİRVESİ’NDE SÜRDÜRÜLEBİLİR TEKNOLOJİYİ KONUŞTU

Geleceği şekillendirecek teknolojilerin ve bilişim dünyasının öncü konularının ele alındığı, bu yılki teması yaşam çiçeği sembolünden yola çıkılarak “Evren Sanatı” olarak belirlenen Bilişim Zirvesi’21, kanaat önderlerinin, teknoloji ve bilişim sektörü paydaşlarının, akademisyenlerin, iş ve kamu dünyası yöneticileri ile sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla başladı

KAMU VE ÖZEL SEKTÖR, 21. BİLİŞİM ZİRVESİ’NDE SÜRDÜRÜLEBİLİR TEKNOLOJİYİ KONUŞTU

Geleceği şekillendirecek teknolojilerin ve bilişim dünyasının öncü konularının ele alındığı, bu yılki teması yaşam çiçeği sembolünden yola çıkılarak “Evren Sanatı” olarak belirlenen Bilişim Zirvesi’21, kanaat önderlerinin, teknoloji ve bilişim sektörü paydaşlarının, akademisyenlerin, iş ve kamu dünyası yöneticileri ile sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla başladı

KAMU VE ÖZEL SEKTÖR, 21. BİLİŞİM ZİRVESİ’NDE SÜRDÜRÜLEBİLİR TEKNOLOJİYİ KONUŞTU
Editor: admin
24 Kasım 2021 - 18:16

Zirvenin açılış programında; ilgili bakanlık ve kurul temsilcilerinin yanı sıra Türkiye ve dünyadan konusunun uzmanı birçok isim, ileri teknoloji uygulamalarının birlikte ve bütün olarak hayata akışı ve tüm sistemleri uğratacağı değişimi ele aldı. 

 

Dell Technologies, Knowledge Clup ve SAP ana sponsorluğunda, Armada - Commvault ve Turkcell’in premium sponsorluğunda dijital olarak gerçekleştirilen ve www.bilisimzirvesi21.com adresinden herkesin ücretsiz katılımına açık olan Bilişim Zirvesi’21’in açılış programı, Bilişim Zirvesi Genel Müdürü Neslihan Aksun’un açılış konuşmasıyla başladı. Gündem oluşturan içeriği, geleceğe dönük yüzü ve sektörün tüm oyuncularını kucaklayan yenilikçi yapısı ile Bilişim Zirvesi’nin bilişim sektörünün bütünleşik yapısını ve gücünü yansıttığını ifade eden Aksun, ”Bu yılki zirvemizi, teknoloji ve bilişim kavramını kuantum teknolojilerinin başlaması ile baştan aşağı değiştirecek olan, bu kavrama uyum sağlamak için mevcut düzenin reformist bir yaklaşımla yıkılması, yıkım öncesi tedbirlerin alınması ve yeniliğe hazır olunması için yaşam çiçeği formundan yola çıkarak ‘Evren Sanatı’ teması ile gerçekleştiriyoruz” dedi. 

 

2022’nin Teması: “Dünyayı Teknoloji Kurtaracak”

Açılış programında Neslihan Aksun’un ardından BTHABER Şirketler Grubu Başkanı Murat Göçe, zirvenin ana teması olan   “Evren Sanatı” başlıklı konuşmasını gerçekleştirdi. Gelecek yılın temasını da açıkladığı konuşmasında Göçe, “Bu yılki temamız, yüzyıllardır insanlar için özel anlamlar ifade eden sembollerin içinde en bilineni ve en kıymetlisi olarak kabul edilir. Dünyada ‘ışığın dili’ olarak da bilinen yaşam çiçeğinin odak noktası, saf şeklinde ve orantısındadırÖnümüzdeki yıl da 24 Kasım’da gerçekleştirmeyi planladığımız 22. Bilişim Zirvesi’nde doğa ve insan hayatını koruyan teknolojilere ağırlık vereceğiz. ‘Hayal ettiğimiz her şeye teknoloji sayesinde ulaşabiliyorsak neden daha temiz, daha yeşil, daha natürel doğa ve hayat için de teknolojiye başvurmayalım?’ sorusu ile önümüzdeki yılın ana temasını ‘DÜNYA’YI TEKNOLOJİ KURTARACAK’ olarak belirledik” dedi. Göçe yaptığı konuşmada, Bilişim Zirvesi’22’nin simgesinin Mısır’da yeniden doğuşu simgeleyen, çamurlu sularda ve bataklıklarda yetişen, hem kendisini hem de çevresini kirlerden temizleyen Lotus çiçeği olacağını duyurdu.

Dijitalleşme sürecinde yerli ve milli üretim artıyor

Bilişim Zirvesi’21’in açılış programına bir video mesaj gönderen T.C Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu iletişim teknolojileri açısından hayli gelişmiş bir safhada olduğumuzu vurgulayarak, “Artık uzak-yakın, bilinen-bilinmeyen, tanıdık-yabancı gibi kavramlar anlamsızlaştı, sınırlar şeffaflaştı. Karşılıklı etkileşimin önündeki engeller büyük ölçüde kalktı. Bilişim ve iletişim teknolojisinde meydana gelen yenilikler toplumların kimyasını değiştirdi. Toplumlar sadece kendilerine sunulanı değil her alanda dünyada en iyi olanını talep etmeye başladı” dedi.

 

Dijitalleşme sürecinde yerli ve milli üretimin önemine de dikkat çeken Karaismailoğlu, “Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonunda, milli teknoloji hamlesi olarak artık bilgi teknolojileri sektörünün hizmet ve yazılım alt sektörlerinde yerli üretim payının %75’leri bulduğunu memnuniyetle belirtmek isterim. Şu anda ülkemizde bilgi ve iletişim sektörü kapsamında 84 Teknokent’te yaklaşık 5700 firma, 58 bin kişilik istihdam ile faaliyet göstermektedir. Sektörün 2020 yılı toplam ihracatı, bir önceki yıla göre yarı yarıya artarak 10 milyar TL’yi aştı. 5G’yi de yerli ve milli ürünlerimizle, insanımızın hizmetine verme hedefiyle, çalışmalarımızı tüm paydaşlarımızla başarılı bir şekilde sürdürüyoruz. Bu hedefle 2017 yılında haberleşme teknolojileri kümelenmesini kurduk. 5G’ye giden yolda, donanım ve yazılım ihtiyaçlarımız için uçtan uça yerli ve milli 5G Haberleşme Şebekesi Projesi geliştirdik. Projeyle ilk fazda, 5G yeni radyo, çekirdek şebeke, şebeke yönetim sistemi, radyolink gibi ürünlerin AR-GE süreçleri ve prototiplerini hazırladık; lansmanlarını yaparak kamuoyu ile paylaştık” diyerek artık üretim süreci için çalışmalar yürüttüklerine değindi. 

 

 “Dijital becerilerin ve yeteneklerinin gelişmesi ülkemizin önemli öncelikleri arasındadır”

Açılış programında konuşan T.C. Cumhurbaşkanlığı, Dijital Dönüşüm Ofis Başkanı Dr. Ali Taha Koç açılışa gönderdiği video mesajda,  insanlık tarihine damgasını vuran sanayi devrimlerinin hayatın her aşamasına etki ederek üretim yöntemleri, iş yapış şekilleri ve tüketim anlayışlarını değiştirmesi gibi dijital dönüşüm sürecinin de dünyayı şekillendirdiğine dikkat çekerek, “Dijital dönüşümün öneminin farkında olan kuruluşlar yayınladıkları stratejilerde bu süreci yönlendirmekteler. Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan 2021 yılı Kalkındırma Raporu’nda gelişmiş ülkelerde dijital dönüşüm olgunluk seviyesi yüksek olmasına rağmen gelişmekte olan ülkelerde gerekli bilgi ve iletişim teknolojilerinde altyapı eksikliği dijital becerilerinin geliştirilememesi ve gerekli kurumsal dönüşüm sağlanmaması gibi sebeplerden dolayı dijital dönüşümün istenilen seviyelerde gerçekleşmediğine vurgu yapılmaktadır” diye konuştu.

 

Ülkemizde önümüzdeki 5 yıl içerisinde yapay zekâ, bulut bilişim, büyük veri, dijital dönüşüm ve block zincir alanlarının sektörü şekillendireceği değerlendirmesini yapan Koç, “Bu doğrultuda nesnelerin internetinden 5G’ye block zincirden block bilişime, yapay zekadan 6G ile hayatımıza girmesi beklenen duyuların internetine kadar yeni ve yenilikçi teknolojileri iç süreçlerimize entegre etmemiz gerekiyor” diyerek Dijital Dönüşüm Ofisi olarak güvenli ve sürdürülebilir dijital altyapıları inşa ederek büyük veri, yapay zekâ ve siber güvenlik alanında çalışmalar sürdürdüklerine değindi. 

 

Koç, “Şimdi dönüşüm zamanı. Cumhuriyetimizin 100. Yılı olan 2023 yılına ilerlerken yüksek performanslı bir dijital dönüşüm ekosistemini teşvik ederek bu kapsamda dijital becerilerin ve yeteneklerinin gelişmesi ülkemizin önemli öncelikleri arasındadır” diyerek sözlerini tamamladı.

 

“Yeni nesil teknolojilerin güvenliği ana stratejik amaçlarımızdan birini teşkil ediyor”

Açılışa gönderdiği video mesajda T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan her geçen gün ortaya çıkan yeni teknolojiler ve artan veri miktarı dikkate alındığında artık teknolojinin ilk zamanlarındaki gibi verinin donanım üzerine tutunması çağının çoktan geride kaldığını ifade ederek, “Bu noktada bulut bilişim gerek yatırım gerekse bakım, enerji, personel maliyetlerini azaltma, bilgi işlem kapasitesini arttırma ve esneklik gibi avantajlar nedeniyle giderek artan olarak da kullanılıyor, veri güvenliği ve siber güvenlik büyük önem arz ediyor. Kullanıcıların bulut bilişim hizmetlerinde güvenle yer alabilmeleri için bulut bilişim hizmetlerinin sunumunda asgari güvenlik önlemlerine sahip olmaları gerekiyor. Bu kapsamda, 2020-2023 yıllarını kapsayan Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem Planımızda ‘yeni nesil teknolojilerin güvenliği’ ana stratejik amaçlarımızdan birini teşkil ediyor” dedi.  

 

Özel sektör kuruluşlarının da siber güvenlik ve bilgi güvenliği konusunda farkındalıklarının her geçen gün arttığını ve bu konuda önemli yatırımlar yapılmasını teşvik ettiklerini söyleyen Sayan, “Kamu-özel sektör ve üniversite-sanayi sektörü işbirliği ile yerli ve milli teknoloji geliştirilmesi bizim için çok önemli. Biz bu anlamda ülkemizdeki Ar-Ge yatırımlarını her geçen yıl artan bir ivme ile etkin gelişim projelerini desteklemek için ayırıyoruz” diyerek 5G ve ötesi teknolojilere yerli ve milli ürünlerimiz ile geçme konusunda tüm paydaşlarla yoğun bir çalışma yürütüldüğünü ifade etti. 

 

“Hedefimiz 2023 yılına geldiğimizde en az 10 Turcorn çıkarmak”

T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır açılışta yaptığı konuşmada, milli teknoloji hamlesinin Türkiye’nin aslında kritik teknoloji alanlarında tam bağımsızlık iddiasını sürdürebilmesinin, bu iddiayı daha ileri seviyeler çıkarabilmesinin adı olduğunu ifade ederek tüm çalışmaların bu anlayış doğrultusunda büyük bir gayret ile sürdürüldüğüne dikkat çekti. Kacır konuşmasına şöyle devam etti: “Milli teknoloji hamlesinin en temel hedeflerinden bir Türkiye’yi yüksek teknoloji ihraç eden, rekabetçi şekilde yüksek teknoloji ürün ve sistemlerini geliştiren, bu sayede ekonomisini bugünkünden daha iyi noktalara taşımayı başaran bir ülke yapma yolculuğu… Bunun için büyük bir altyapı inşa edilmiş durumda. Türkiye’de hâlihazırda 80’in üzerinde teknoparkımız, bu teknoparklarımızda 7 bine yakın ARGE faaliyeti sürdüren şirketimiz, 1600 üzerinde ARGE ve tasarım merkezimiz var. ARGE insan kaynağımız 2005 yılında 54 binken bugün 200 bine erişmiş durumda. Türkiye’de 2000’li yılların başında bütün ülkede yapılan yıllık patent başvuru sayısı 300’lerdeyken bu sayı bugün 8 binlere yaklaşmış durumda.”  

 

Girişim sermayesi fonlarını ülkemizde büyütmek gerektiğini vurgulayan Kacır, “Türkiye’nin teknoloji tabanlı girişimlerine en az 4 milyar liralık bir sermaye katkısı sunulmuş olacak. Bu da unikornların, bizim tabirimizle ‘Turcornlarımızın’ sayısının artmasına vesile olacak. Hedefimiz 2023 yılına geldiğimizde en az 10 Turcorn çıkarmak” dedi. 

 

Bilgi ve iletişim teknolojilerinin önemi giderek değişiyor

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Bakan Yardımcısı Ömer Abdullah Karagözoğlu “Bilişim Sektörünün Bütünleşik Yapısı” başlıklı konuşmasında dijitalleşme yolunda ülkemizin doğru yatırımlarla çok önemli atılımlar gerçekleştirdiğinin altını çizerek, “Ülkemizin kullanım verilerine baktığımızda mobil abone sayımızın 85 milyona yaklaştığını ve bu sayının yüzde 93’ünün 4,5G hizmeti alan abonelerimiz olmasının da mobil abone yaygınlığının da yüzde 101’i aştığını görüyoruz. Ülkemizde çevrimiçi geçirilen sürenin ise ortalama 8 saat olduğunu görüyoruz.  Vatandaşlarımızın günlük yaşantısında bilgi ve iletişim teknolojilerinin önemi giderek değişiyor ve herkes dijital dönüşüme belli oranlarda katılıyor. İçinde bulunduğumuz yıla ilişkin olarak hanelerin yüzde 92’sinin evde internete erişim imkânına sahip olduğunu görüyoruz. Salgının başlamasından sonra, hayatımızın sanal dünyaya taşınma zorunluluğu etkisiyle de internet abone sayımızdaki artış ivmesi de hızlanmıştır. 2021 yılı ilk yarıyıl itibariyle 85,7 milyona ulaşan toplam internet geniş bant kullanan bonelerinin veri kullanımı da önceki yılın aynı dönemine göre sabitte %39, mobilde %31 artış göstermiştir. Yüksek hızlı internete ihtiyacın artmasıyla birlikte fiber altyapı uzunluğu 4145 bin km’ye fiber internet abone sayısı ise 4,3 milyona ulaşmış durumdadır” şeklinde konuştu.

 

Sektörün kısır döngüsüne çözüm; birleşme ve satın almalar

 T.C. Cumhurbaşkanlığı, Ekonomi Politikaları Kurul Üyesi Dr. Hakan Yurdakul pazara dair genel değerlendirme yaparak Hakan Yurtdakul, “Ülkemizde kamu destekleri artıyor ama ICT pazarımız küçülüyor, ihracatta da kayda değer bir değişiklik olmuyor. ICT çalışanlarının ücret gelirlerine baktığımız zaman diğer ülkelere kıyasla hayli düşük durumda. Teknoloji geliştirme firmalarında ölçekli verimlilikten kaynaklı geometrik bir artış yaşamıyoruz” dedi.

 

Sektörün gerek mal gerek hizmet ihracatlarındaki performansıyla yazılı ve servis ihracatının mal ihracatına oranı ülke ve dünya ortalamasının oldukça gerisinde olduğu tespitini yapan Yurdakul şöyle konuştu: “ Sadece dünyadan daha kötü değiliz, diğer sektörlerden de daha kötüyüz bilişim sektörünün ihracatından özellikle hizmet ihracatından bahsediyorsak. Girişim sermayesine erişim ise hızla gelişiyor ama OECD Türkiye’nin oldukça altında. Tüm bu alanlara baktığımızda bir kısır döngüden bahsediyoruz, ölçek, verimlilik, ihracatı olmadığı için, gelir artışı olmuyor. Gelir artışı olmadığı için, ücret artışı olmuyor ve nitelikli insan kaynağı artışı sınırlı olabiliyor. Ölçek, verimlilik, ihracat artışı olmuyor. Bu bir kısır döngü.”

 

Çözüm noktasında birleşme ve satın almanın son derece önemli olduğu vurgusu yapan Yurdakul konuşmasını şöyle tamamladı: “Hem stratejik ortaklıklar hem de son derece önemli. İhracat odağı ile çünkü mevcut kur seviyesinde de ihracat odağımızın altını bir realite olarak çizmek lazım. Artık ihracatta bir sürü yan etkisi olmasına rağmen, çok daha kompatif rekabetçi bir durumdayız toplamda. İhracat odağı ile ölçek, verimlilik ve gelir artışına odaklanılması gerekiyor. Ve temel üretim girdisi olan insan kaynağında hem nitel hem nicel olarak geliştirilmesi gerekiyor, bunun için de kamu desteklerinin daha da etkinleştirilmesi gerekiyor. Birleşme ve satın almalar için sektörün bilinmesi, tanınması, anlaşılması son derece önemli.”

 

“Aklımızı kullanacağız, çünkü bizim zekâmız çok önemli”

Açılış programında, “Evren Sabit Değil Değişkendir” başlığı altında konuşan ve binaların değil teknolojinin yükselişini merkeze koyan yeni dünya düzeninde insan ile dijitalleşmenin nasıl sentezleneceğine dikkat çeken Ekonomist ve Akademisyen Prof. Dr. Emre Alkin, “Evren sanatında dijitalliğin bize gösterdiği şeyler çok önemli ama dijitalliğin her şeyini olduğu gibi kabul edemeyiz. Usumuzu, aklımızı kullanacağız, çünkü bizim zekâmız çok önemli” dedi.

 

Ayrıca evrende en geçerli şeyin ahlak olduğunu da ifade eden Alkin, Kant’ın “Ahlak güçlü olanın yiğitliğidir” sözünü hatırlatarak güce sahipken menfaat değil ahlak öncelediğinde evrenin simetrisinin korunduğuna, evren sanatında mükemmel simetriyi yaratan her şeyin yolunun ahlaktan geçtiğine vurgu yaptı.

 

Alkin’in ardından söz alan Knowledge Club, DevOps Ekip Lideri Erdeniz Ünvan “Yapay Zekâ ve Gelecek” başlıklı konuşmasında dünya çapında 2021 yılında yapay zekâ pazarının beklentisinin 400 milyar dolar olduğunu söyleyerek, “Türkiye bu pazarın neresinde yer almaktadır? Daha büyük pay almak istiyorsak öncelikle yapmamız gereken  şey dijital transformasyon sürecimizi tamamlayıp otomasyon sürecini her anlamda tamamlamaktır. Makine öğrenme uygulamalarını daha çok geliştirmeye başlamamız lazım” dedi.

 

“Geçmiş on yılda yeşil dönüşüm teknolojilerine yatırım yapan start-up fonlaması 40 katına çıkmış durumda”

Dell Tecnologies Türkiye Ülke Müdürü Işıl Hasdemir yaptığı konuşmada 2022 yılında evren sanatı başlığına uygun gelişmeler yaşanacağını, dijital içeriğin giderek artıp güç tüketiminin önemli bir konu haline geleceğine dikkat çekti. En büyük zorluktan birinin veri olacağına da değinen Hasdemir, “Aynı zamanda sorunu çözmedeki anahtar da veri. Daha iyi bir geleceği verinin gücünün ışığında inşa etme şansımız var. İki ana eğilim geleceğimizi şekillendireceği çok açık. Dijitalleşme ve sürdürülebilirlik. Daha iyi bir gelecek yani evren sanatı bu iki eğilimin kesiştiği noktada olacak” diye konuştu.

 

Açılışta Işıl Hasdemir’in ardından konuşan SAP Türkiye Genel Müdürü Uğur Candan, dijital dönüşüm ve yeşil dönüşüm şu anda dünyayı kasıp kavuran bir realite olduğunu hatırlatarak, “Geçmiş on yılda yeşil dönüşüm teknolojilerine yatırım yapan start-up fonlaması 40 katına çıkmış durumda. Önümüzdeki 10 yılda Avrupa topluluğu trilyon dolar yatırım bütçesi ayırdı” diyerek çözümün çevreci hızlı teknolojilere yatırım yapmakta olduğuna dikkat çekti.  

 

Knowledge Club DevOps Mimarı Peyman Hoosmandi Raad yaptığı konuşmada,  günümüzde bütün şirketlerin adeta bir yazılım şirketi olduğunu Uber gibi, Turkcell gibi örneklere bakıldığında her birinin kendi yazılımlarını geliştirdikleri, araştırma geliştirme ekipleri, servis sağlayıcıları ve mobil uygulamaları olduğunu hatırlatarak her geçen gün rekabetin daha da arttığına vurgu yaptı. 

 

 

Kaynaklar tükenmeden önlem almak şartı

Açılışta, “Evrenimizin Sanatı: Sıfır Emisyon, Sıfır Atık ve Sıfır Eşitsizlik - The Art of Our Universe: Zero Emissions, Zero Waste and Zero Inequality” konuşmasıyla yer alan SAP Güney Avrupa, Orta Doğu, Afrika Bölgesi Kıdemlı Başkan Yardımcısı, Kurumsal Sürdürülebilirlik Yardımcısı Carlos Diaz Perez, endüstriyel devrimin insanlığın daha önce hiç görmediği yeni bir ekonomik büyüme sağladığını ancak bu gelişmenin bir bedeli olduğuna dikkat çekerek “Bugün biz daha yeşil, daha temiz ve daha eşit bir dünya hayal edemiyoruz” dedi. Kaynakların tükenmesinin özellikle şirketlerin iflasına neden olabileceğini söyleyen Carlos Diaz Perez acil olarak önlem almak gerektiğinin altını çizdi.  

 

Programda Carlos Diaz Perez’in ardından söz alan Turkcell Digital İş Servisleri Genel Müdürü Kaan Turan konuşmasında “Gelecek geldi mi?” sorusuna yanıt aradığını, her şeyin dijitale evirildiği bir çağda dönüşümün her alanda kendisini hissettirdiğini vurgulayarak, “Bunun nedeni çok basit, çünkü dünya değişiyor. Pandemi de bu dijital dönüşümü ve ondan beklenenleri fazlasıyla hızlandırdı. Bunu birçok alanda görüyoruz” diyerek dönüşümün bir noktada zorunluluk haline geldiğini söyledi. Turan konuşmasında, sağlık, eğitim, üretim alanındaki dijital dönüşüme de dikkat çekti. 

 

“Veri koruma ve veri gizliliği konusunda yeni bir yaşam çiçeği formu oluşturulmalı”

Commvault Türkiye Satış Müdürü İsmail Cingil açılış programında gerçekleştirdiği “Dijital Dönüşüm Çağında Veri Güvenliği ve Gizliliğini Yeniden Düşünmek” başlıklı konuşmasında, bugün bildiklerimizi bir kenara koyup veri koruma ve veri gizliliği konusunda yeni bir yaşam çiçeği formu oluşturulması gerektiğini dile getirerek “Kişisel verilerin kullanımı, özel hayatın gizliliği, ticari sırların korunması vb. birçok konuda halen hem teknolojik hem de hukuki altyapıda kat edeceğimiz çok fazla yol bulunmakta” dedi.