• Reklam

KILIÇDAROĞLU: "İSTANBULLULARIN HUZUR İÇİNDE YAŞAMASINI İSTEYEN BİR EKİP VAR"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKOM’u ziyaret ederek, BB Başkanı Ekrem İmamoğlu’ndan çalışmalar ve İstanbul’un depreme hazırlık durumu hakkında bilgi aldı. Kenti, İstanbul’a aşık bir yönetimin yönettiğini belirten Kılıçdaroğlu, “İstanbul'a aşık bu insanlar.

KILIÇDAROĞLU: "İSTANBULLULARIN HUZUR İÇİNDE YAŞAMASINI İSTEYEN BİR EKİP VAR"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKOM’u ziyaret ederek, BB Başkanı Ekrem İmamoğlu’ndan çalışmalar ve İstanbul’un depreme hazırlık durumu hakkında bilgi aldı. Kenti, İstanbul’a aşık bir yönetimin yönettiğini belirten Kılıçdaroğlu, “İstanbul'a aşık bu insanlar.

KILIÇDAROĞLU:
Editor: admin
27 Eylül 2019 - 21:50

 İstanbul’un deprem riskini, bir şekilde tümüyle ortadan kaldırmak istiyorlar. Ellerinden gelen her çabayı harcamak istiyorlar. Onlar, sadece merkezi hükümetin kendilerine engel olmamasını istiyorlar, o kadar. İstanbul’a aşık olan, 7’sinden 70’ine İstanbulluların huzur içinde yaşamasını isteyen bir ekip var. Bu ekibe herkesin destek olması lazım” dedi.

AKOM / İSTANBUL

Gazetecilerin, bugünkü AFAD toplantısında neden olmadığı sorusunu yönelttiği İmamoğlu ise, “Burası itibarlı bir kurumdur, İBB’dir. 16 milyon insanın yerel idaresidir. Biz, mevzumuz olan konulara değiniyoruz. Mevzumuzun ilgili olmadığı konularda da bilgi almaya çalışıyoruz. Dün davet edildiğim yerdeydim. Devletimin davet ettiği her yere koşa koşa giderim ama bu gündemin, depremle ilgili şu anki yoğun gündemin yerine geçmesini şiddetle reddediyorum, kabul etmiyorum. Bu mevzuya ben dahil olmadım. Dahil olanların da bir an önce gerçek gündeme dönmesini bekliyorum. Net söyleyelim ki, devletimin davet ettiği hiçbir yere katılmamazlık etmem” yanıtını verdi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKOM’u ziyaret ederek, ekibiyle birlikte kendisini karşılayanİstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’ndan çalışmalar hakkında bilgi aldı. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun da Kalıçdaroğlu’na eşlik ettiği ziyarete bazı CHP milletvekilleri de katıldı.

Toplantıda ilk konuşmayı İmamoğlu yaptı. Silivri açıklarında meydana gelen 5.8’lik depremde sevindirici olan tek şeyin can kaybı yaşanmaması olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “Depremin bir başka önemli tarafı, 17 Ağustos 1999’daki büyük depremin 20’nci yılında çok önemli bir ikaz olmasıdır. 26 Eylül, önemli bir tarihtir. Depremle ilgili İstanbul’un çok da fazla hazırlıklı olduğunu düşünmüyorum. Milletimize, bir yandan raporlarımızı, bir yandan da eylem planlarımızı hazırlıyoruz. Kasım ayı itibariyle, bütün paydaşlarıyla bir deprem çalıştayı yapacağız. Mevcut durumu analiz edip, çıkaracağımız yol haritasını toplumla paylaşacağız” dedi.

İMAMOĞLU: “TOPLUMU DEPREM KONUSUNDA BİLİNÇLENDİRECEĞİZ”
Topluma genel olarak depremin “magazinsel kısmı”nın aktarıldığı eleştirisini yapan İmamoğlu, “İBB olarak odaklandığımız iş ise, deprem yaşanana kadar İBB olarak, İstanbul’un 39 ilçe belediyesi olarak, elbette ki devletimizin bütün kurumlarıyla bir araya gelerek yapacağımız iş ve işlemlerdir. Önemli konulardan biri de afete dönük, yani deprem anına dönük konularda toplumun bilinçlendirilmesi. Toplumsal hafızayı taze tutmak adına depremi sürekli hatırlatan büyük İstanbul tatbikatları yapacak düzeyde bunu milli bir mesele haline getirmektir” şeklinde konuştu.

“BU SORUNUN SİYASİ PARTİSİ OLMAZ”
İmamoğlu, şunları söyledi: “Çokça tartışılan toplanma alanları ile ilgili şunu ifade etmek isterim: 1999 depreminden sonra toplanma alanı çalışması yapılmış. 470 civarında büyük toplanma alanı belirlenmiş. Ö dönemde topluma açıklanmış. Örneğin, geçmişte Ali Sami Yen Stadı ve çevresi gibi. Bu büyük alanlar, Ali Sami Yen Stadı’nda olduğu gibi bir binaya, yapıya dönüşmüştür. Bunun gibi dönüşümlerden dolayı bu büyük toplanma alanlarından sadece 77’si kalmıştır. Sadece 20 yılda. AFAD’ın tespit ettiği acil toplanma alanlarının sayısının 2 bin 859 olduğu bilgisi veriliyor. Bu toplanma alanları ile ilgili de bizim yapmış olduğumuz tespitler, ne yazık ki bu alanların bir çoğunun deprem toplanma alanı tanımına uygun olmadığı yönündedir.200-300 metrekare alanlar şeklinde tanımlanmış 177 adet yer var. 715 adedi de 1000 metrekarenin altında. Bu alanların bir kısmı da deprem toplanma alanı olma hüviyetine sahip özelliklerde değildir. İstanbul’da deprem toplanma alanları konusunda karnemiz biraz zayıf. Bu sorumluluk, İBB ve 39 ilçe belediyesinin sorumluluğundadır. Kafamızı kuma gömecek durumda değiliz. Bu sorunun siyasi partisi olmaz.”

KILIÇDAROĞLU: “NEREYE GİTTİ O DEPREM VERGİLERİ?”
17 Ağustos 1999’da önemli bir deprem yaşadığımızı söyleyerek sözlerine başlayan Kılıçdaroğlu, “20 bine yakın yurttaşımız hayatını kaybetti. 30 bine yakın yaralımız vardı. Dönemin Başbakanı, Allah rahmet eylesin, Ecevit, İstanbul’a ulaşamadı. Büyük bir acıydı. Türkiye seferber oldu. Dünyadan pek çok yardımlar geldi. Deprem vergileriyle, yasalar çıktı. Vatandaşlar gönüllü olarak vergilerini ödedi. Yaralar sarılacaktı. İstanbul başta olmak üzere deprem riski olan bütün bölgeler dayanıklı hale getirilecekti. Şimdi şu soruyu sormaktan kendimi alamıyorum. Nereye gitti o deprem vergileri? Devleti yöneten insanların geleceği görmesi lazım. Nereye gitti bu paralar?” sorusunu yöneltti.

KILIÇDAROĞLU: “GEÇMİŞTEN DERS ÇIKARMAMIZ LAZIM”
İstanbul'daki bütün belediye başkanlarının deprem konusunda el birliğiyle çalışacaklarından emin olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Temel soru şu: 99-2019… Neden bu kadar uzun süre beklendi? Sayın Başkan, önemli bir ayrıntıya daha dikkat çekti. Toplanma alanları, 470 iken, Bunların 400'e yakınını imara açıyorsunuz. Batı'nın ya da uygar dünyanın devlet adamlarıyla bizim siyasi parti başkanlarıyla arasında bir fark vardır. Onlar riski önceden görür, bütün önlemleri alır, risk gerçekleştiği zaman insanlar hayatını kaybetmez. Geçmişten ders çıkarmamız lazım” dedi.

KILIÇDAROĞLU: “GENÇ BİR ARKADAŞIMIZ VE İYİ BİR EKİP VAR”
“Yeni bir yönetim var, genç bir arkadaşımız var, onun iyi bir ekibi var” diyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şu şekilde noktaladı: “İstanbul'a aşık bu insanlar. İstanbul’un deprem riskini, bir şekilde tümüyle ortadan kaldırmak istiyorlar. Ellerinden gelen her çabayı harcamak istiyorlar. Onlar, sadece merkezi hükümetin kendilerine engel olmamasını istiyorlar, o kadar. Yapacaklar, her şeyi yapacaklar. İstanbul’a aşık olan, 7’sinden 70’ine İstanbulluların huzur içinde yaşamasını isteyen bir ekip var. Bu ekibe herkesin destek olması lazım. Başkan yine çok önemli bir şey söyledi. Bu işin partisi olmaz. Ölenler, bizim insanlarımız.

El birliğiyle bu riskin bir şekilde aşılması lazım. Bütün bunları yaparken geçmişe dönüp, geçmişte yapılanların da ne olduğunu sorgulamamız lazım. Gelecek yöneticilerin de bundan bir şekliyle ders çıkarması lazım. Aynı hataları tekrar etmemesi lazım.”

SORU-CEVAP
Toplantının ardından Kılçdaroğlu’nu uğurlayan İmamoğlu, bir kez daha kameraların karşısına geçti. İmamoğlu’na sorulan sorular ve İBB Başkanı’nın verdiği yanıtlar şöyle oldu:

AFAD’daki önemli toplantıya katılmadığınız yönünde eleştiriler var, bu konuya bir açıklık getirir misiniz?
-Devletin en önemli sorunu deprem konusu. Yani depremle ilgili süreç, hazırlıklar, çalışmalar bizim de gündemimizi ve bilgilerimizi tazeliyor.Bu konuya çok yoğunlaştık. Bu konunu, bunun önüne geçmesini istemiyorum. Net söyleyelim ki, devletimin davet ettiği hiçbir yere katılmamazlık etmem.

Davet almadınız o zaman?
-Devletimizin davet ettiği hiçbir yere katılmamazlık etmem.

31 Mart seçimlerinin iptal edilmesine neden olan sandık kurulu başkanlarının usulsüz görevlendirilmesi ile ilgili bir karar çıktı. Savcılık takipsizlik kararı verdi. Bu kararı değerlendirir misiniz?
-Ben dedim diye, tekrar soruşturma canlandı herhalde. Üzülüyorum. Bu memlekette insanlar zan altında bırakıldı. Seçim iptal edildi. Memleketimizin milyonlarca lirası harcandı. İnsanların demokrasi adına vicdanları sızladı. Dünyada itibarımız azaldı.Ama milletçe bunu tedavi ettik. Ama olan, ülkemize oldu o 3-5 ayda. Önümüze bakacağız. Ama üzüntülüyüm. Bu insanların da bence itibarıyla oynadılar. Ama takipsizlik vermesi zaten beklediğimiz şeydi.

İmara açılan toplanma alanlarının listesini açıklayacak mısınız?
-Hepsini açıklayacağız. AVM var, site var, rezidans, site var. Adına ne derseniz… Şimdi konut tabirleri de değişti. Hatta şunu yapacağız. Kasım ayındaki deprem çalıştayımıza hazırlık yapıyoruz. O çalıştayımıza başta Sayın Fuat Oktay olmak üzere, bütün yetkilileri davet edeceğiz. Zaten bir arada yapalım istiyoruz. Depremle ve bu şehrin sorunlarıyla bir arada yüzleşelim istiyoruz. Bir arada, hep beraber tespitini yapıp, çözüm bulalım istiyoruz. Bu işin Ekrem’i, Ahmet’i, Mehmet’i yok. Belki hata yapanların içerisinde CHP’li belediyeler de çıkacak. Varsın çıksın, bana ne! Dolayısıyla hep beraber hesap vereceğiz, yüzleşeceğiz. Bundan sonra sorunlara çözüm bulurken de kafamızı kuma sokmayacağız. Bu kadar basit. Sizlere öncü rapor yollarız, gider tek tek bakarsınız hatta. 2 bin 600 civarındaki mevcut toplanma alanlarının tek tek fotoğrafı, niteliği, uygunluğu, fiziki altyapısı ihtiyaçlarının giderilip giderilmediği noktasında da çalışmamızı yapıyoruz. Bunda da şeffaf olacağız. Çözümleri buldukça da tanımlayacağız.

Güngören’deki küçük bir çocuk parkında insanlar toplanmıştı. Sizin bahsettiğiniz toplanma alanlarında bu tür yerler de var mı?
-Olmaz mı! Şu anda bakın, tespit ettiğimiz öyle yerler var ki, bu tespit ettiğimiz bu toplanma alanlarının içerisinde öyle küçük yerler var ki… Örneğin bir depremde oraya ulaşmak mümkün değil. Orayı depremde toplanma alanı diye tanımlamanın bir anlamı yok.Ben diyorum ki, bu ülkede hangi makamda olursak olalım, yüzleşelim. Ben bir ayıp yapmışsam yüzleşip onu düzelteyim. Bir dönemi karalamak peşinde değiliz. Yüzleşmek peşindeyiz şu anda. Deprem toplanma alanları dahil 2019’a kadar ki 20 yıllık depremden sonraki süreçte iyi sınav vermedik. Vermedi demiyorum, yapmadı demiyorum. Şimdi iyi sınavı vermediğimiz dönemin karşılığında hep beraber bir seferberlik ilan edeceğiz. Deprem, fay hattı şöyle çatladı, şöyle enerji açığa çıkacak, şu tarihte olabilir... Bırakalım bunları. Bizim işimiz o değil. Bizim işimiz bir an önce bu şehrin kötü yapılaşma düzenine son vermek. Bu şehrin deprem toplanma alanlarını düzenlemek, bu şehrin sıkıntılı yapı stokunu güçlendirmek ya da şu an yapıldığı gibi değil makul bir sistemle kentsel dönüşümü hızlıca hayata geçirmek.

AFAD toplantısı sonrası Cumhurbaşkanı Yardımcısı açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bugün o toplantıda neden yoktunuz?
-Burası itibarlı bir kurumdur, İBB’dir. 16 milyon insanın yerel idaresidir. Biz, mevzumuz olan konulara değiniyoruz. Mevzumuzun ilgili olmadığı konularda da bilgi almaya çalışıyoruz. Dün davet edildiğim yerdeydim. Devletimin davet ettiği her yere koşa koşa giderim ama bu gündemin, depremle ilgili şu anki yoğun gündemin yerine geçmesini şiddetle reddediyorum, kabul etmiyorum. Bu mevzuya ben dahil olmadım. Dahil olanların da bir an önce gerçek gündeme dönmesini bekliyorum. Net söyleyelim ki, devletimin davet ettiği hiçbir yere katılmamazlık etmem.

Saraçhane'deki saldırı girişimi hakkında bilgi verir misiniz?
-Konudan haberdarım. Hakkında rapor düzenlemiş. Benim şahsımla ya da o makamla ilgili olduğunu düşünmüyorum. Bir takım tıbbi tespitler var. Emniyet birimleri gerekli süreci takip ediyor.

 

Marmara Denizi tabanına sismik aletler yerleştirilmesi için 2 Ferrari edecek paraya ihtiyaç olduğunu söylüyor bilim adamları...
-Dün akşam katıldığım programda bana da bir bilim insanımız bunu zikretti. Elbette konuyu inceleyeceğiz ama konuya parça parça bakmayı doğru bulmuyorum. Olaya bütüncül bakmalıyız. Eğer böyle bir bütçe, bir şehrin bilgi alma sürecine büyük bir katkı sunacaksa, direkt yaparız. Hiç kaçınmayız. Amacımız israfı engelleyip bu tür öncelikli konuları çözmek. Bu tür öncelikli konuları yapacağız ama depremi bütüncül ele almak adına 1-1,5 ay önce konuştuğumuz ve Kasım ayında yapmayı planladığımız deprem çalıştayına,tüm bu bileşenleri paydaşları davet edeceğiz. Mevcut durumun fotoğrafını çekeceğiz. İstanbul’u bilinçlendireceğiz. Sonra da İstanbul’un eylem planının İstanbulluya anlatacağız. Bu çalıştay marifeti ile -bir yetmez ikinci toplantı olur- bu şehrin ve bu ülkenin bilim insanları da deneyimli insanları da buna muktedirdir. Yeter ki muktedir olan insanların sözü geçsin. Siyasetin politikanın sözü geçmesin. Partilerin sözü geçmesin. Bu işe kafasını, hayatını adamış insanların sözü geçsin. Ben de tam onu istiyorum. Onun için şu an dün, bugün benim yaptığım bilgilendirmeleri bilgi olarak alsınlar. Ben, bu konuya kendini adamış herkesin yapacağı doğru politikalara yine onların karar vereceği ortak akla hizmet etmekten onur duyacağım. Biz bu konuda bilimin aklın önünde boynumuzu büker, talimat kabul eder, yolumuza devam ederiz.

Video İçin Tıklayınız