Doğu Karadeniz tarihten bu yana Türk'tü bugünde Türk'tür. Ebediyen de Türk olarak kalacaktır. Geçmişten günümüze Doğu Karadenizi; Kimmer, Gaska, İskit, Dril, Tibaren, Peçenek, Bulgar,Akhun, Hun, Hazar, Kuman ve Çepni, Avşar gibi bir çok Türk Budunu yurt tutmuştur. Bugün çokça adı duyulan iki Türk Budunu Çepni ve Kıpçaktır. Ancak Doğu Karadeniz'e geçmişten günümüze dek yerleşen Türk-Turani kavimlere bakılırsa aslında Doğu Karadeniz'in küçük bir Turan olduğu ortaya çıkmaktadır.
Fâtih Sultan Mehmed Hanın fethettiği, Yavuz Sultan Selim Hanın vâlilik yaptığı ve Kânûnî Sultan Süleymân Hanın doğduğu bu şehir dört bin senelik eski bir târihe sâhiptir.
●Önce Şunu Bilmek Gerekiyor! "Lazlar Türk mü, değil mi?
Lazlar Türk değil Kafkasya kökenli bir halktır. Genel görüş Gürcü kökenli olduklarıdır. Karadeniz’de nüfusları en fazla 200 bin en az 80 bindir. Pazar, Ardeşen, Çamlıhemşin, Fındıklı, Arhavi, Hopa ve Borçka’da yaygın olarak yaşarlar. Yani Artvin ve Rize haricinde Lazların Karadenizle alâkaları yoktur.
●Peki Kimdir Bu Rumlar ?
Rum etnik kökeni temsil eden bir kelime değildir.Yazılışı "Rome" Okunuşu "Rom" dur. zamanla Rum kelimesine evrilmiştir. Roma ve Romalı demektir. Anadolu'ya yerleşmeleri çok eski tarihlere dayanan Rumlar, 1923 yılından sonra Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi ve en son olarak 6-7 Eylül Olayları ile Türkiye Cumhuriyeti'nden neredeyse tamamen ayrıldılar.(1.dünya savaşına kadar Anadolu’da bütün etnik kökenler ayrı ve eli tetikte yaşamaktaydı. Kaldı ki İslama göre kız alnır kız verilmezdi. Anadolunun Türkleşmesi kavramı yüzyıllar boyunca bu şekilde oldu.)
Rum sözcüğü etimolojik ve tarihsel kullanılışıyla Roma'dan kaynaklanmıştır. Bu sözcükle "Roma İmparatorluğu", "Roma İmparatorluğu'nda yaşayan kimse", "Romalı", "Arap ilinden başka ilden olan kimse", "Anadolulu", "Osmanlı" gibi anlamların karşılığıdır. Eski Türkçede Anadolu'ya Diyar-ı-Rum;yani Roma Ülkesi denirdi.
Türkiye Selçukluları zamanında Anadoluya hakim olan Türklerden bahsederken ‘Konya Rum sultanlığı’, ‘Rum sultanı’"Diyarı Rum Selçuklu Devleti" gibi isimlerin yanı sıra, Mevlana Celaleddin Rumî, Eşrefoğlu Rumî, Osmanlı dönemi Yıldırım Bayezid'ın Sultan-ı İklim-i Rum ünvanını alması gibi tarihi simâların taşıdıkları adlar Türklerin bu isim zarfında, Akdeniz dünyasına dahil edilmiş olduklarını gösterir.
●Trabzon’a İskan Edilen Oğuz Boyları
Trabzon’da de çeşitli Türk boyları yaşamaktadır.Bunların ezici çoğunluğu Fatih Sultan Mehmed'in Trabzonu fethinden sonra Trabzona yerleştirdiği, ezici çoğunlukla tımar sahiplerinin de Çepnilerin olduğu görülmektedir. Çepniler Şalpazarı, Beşikdüzü, Düzköy, Vakfıkebir, Akçaabat, Çarşıbaşı, Of ve Sürmene ile Araklı ilçelerinde yaşamakta olup bazı yöreler en eski Türkmen geleneklerini hala sürdürmektedirler. Trabzon genelinde Çepni, Çebi, Hamzaçebi, Akifçebi, Çep, Çapoğlu, Çebili, Çepnioğlu, Çetmi gibi soyadları oldukça yaygındır.Bu soy isimler dışında isim ve soy isim olarak, Çepnilerin çoğunluğunun bektaşi olmaları var sayılarak bölge halkının soy ve isimlerinin Ali,Hasan,Hüseyin olması da Çepnilerin varlığını göstermektedir . Osmanlı döneminde Trabzon'un da içinde bulunduğu Ordu-Giresun-Trabzon-Gümüşhane bölgesine "Vilayet-i Çepni" de denmekteydi. Ayrıca Evliya Çelebi, eserinde Trabzon bölgesi için "20.000 Çepni Türkmen çadırının bulunduğu yer." olarak bahsetmektedir. Fatih zamanında Oğuzlar'ın Avşar boyundan olan Karamanoğullarından gelen Türkmenler ile Halep-Irak bölgesinden gelen Türkmenler de Trabzon'a yerleştirilmişlerdir.
Trabzon 1461’de Osmanlı topraklarına katıldıktan sonra, Çepni Türkmenlerinin
doğuya doğru ilerlemeye, yer yer yerleşmeye başladığı görülmektedir. 1486’da,
Ze’amet-i Kürtün adlı bölgede Çepnilere, 28 dirlik verilmişti. Bu tarihte yörede 2
kale, 2 nefs, 73 köy bulunmaktaydı (Bostan, 2002a: 359-360). 1486 yılında, Akçaabat
ve Atina kazasına ait dirliklerden birer tımar Çepnilere aittir (Bostan, 2002a:
360-361). 1486’da yapılan tahrire göre, Araklı’nin Ayvadere (Aho) köyünde tımar sahipleri arasında Mustafa Veled-i İskender Çepni,
İskender Çepni’nin oğlu Mehmet sayılmaktadır. Gahura köyünde (Araklı’ya bağlı
Ortaköy civarı), Hasan Veled-i Mustafa Çepni’nin hissesi bulunmaktadır. Ayoforid
köyünde (günümüzdeki yeri tespit edilememiştir) ise İskender Çepni Veled-i Sinan,
Araklı Bereketli (Mahura) köyünde ise Mahmut Veled-i İskender Çepni hisse sahipleri arasındadır (Bilgin
ve Yıldırım, 1990: 180-182, 191, 200, 212). Mah-ı nev köyünde (günümüzde
Yeniay beldesi, Sürmene Çamburnu)25, Hüseyin Veled-i Mustafa Çepni isimli kişi tımar sahibidir (Bilgin ve
Yıldırım, 1990: 207-208). Of’un pek çok köyünde Çepniler yaşamaktadır (Bostan,
2002a: 369-370) ve bunların pek çoğunun isminin Bayram (Umur, 1942: 25-62)
olması, dikkat çekicidir.
●Fetihten Önce Trabzon'da ve Karadeniz Bölgesin'de Çoğunluk ve Hristiyanlaşmış Olarak Yaşayan Kuman-Kıpçak Türkleri
Doğu Karadeniz bölgesinin Türk yurdu haline gelmesinde Çepni Türkleri kadar Hıristiyan Kuman-Kıpçak Türklerinin de etkisi olmuştur. Gürcü kaynaklarında sarışın ve mavi gözlü Kıpçak Türklerinin Artvin üzerinden Rize ve Trabzon dolaylarına yerleştikleri belirtilmektedir. Yine manastır kayıtlarına göre Trabzon Rumlarının da yaklaşık %52.7’si Kuman-Kıpçak kökenlidir. Yani bakıldığın da bölgeye(Özellikle Trabzon,Rize ve Artvin) çok sayıda sarışın-kumral renkli gözlü bir yapıya sahip olan 100.000'den fazla Kuman-Kıpçak Türkleri de yerleşmiştir. Hristiyan olan bu Türkler; bölgeye Osmanlı İmparatorluğu'nun hakim olmasıyla Müslümanlığa geçtiler. Kumanların bu bölgeye girmelerinin Kafkasya üzerinden olduğunu görürüz. 1118-1124 arasında Kuman Hanı Atrak zamanı Kumanlar Ardahan, Göle, Oltu, Tortum, Şavşat, Ardanuç, Yusufeli bölgelerine yerleşmiştir. Kubasar Beğ çocukları İkizdere’ye bağlı Cimil Merkez olmak üzere Pazar, Çamlıhemşin, Rize’de ve Sürmene’nin Cimilit köyünde yaşayan ve Osmanlı döneminde de Tımar ve nüfuz sahibi Kumbasaroğullarının Kubasar’ın soyundan geldiği bilinmektedir. Gümüşhane/Yağmurdere ye bağlı Buğalı/Boğalı köyündeki Kubasar Tepesi bu adı taşımaktadır. Ayrıca Osmanlı fethinden sonra bölgeye ait Tapu Tahrir Defterlerinde gerek Boğalı köyünün ve komşu Arpalı (bu gün metruk eski Arpalı) ile Bağçeçik köylerinin isimleri Türkçe olmasına rağmen Osmanlının ilk dönemine ait Tapu Tahrir Defterlerinde Bağu Aslan dır. Trabzon, Osmanlı'nın dağılmasından sonra Kırım Türkleri tarafından da yerleşim yeri olarak seçilmiştir.Bölgedeki Rum nüfus 1923 yılında Yunanistan ve Türkiye arasında yapılan "Nüfus Mübadelesi" ile gönderilmiştir.(Gönderilenlerin çoğunluğu da hristiyanlığı benimsemiş olan Kuman-Kıpçak Türkleri olmuştur.)
●Şive,Ağız,Lehçe Yapısı
Trabzon’un batısındaki konuşmalarda genellikle Çepni ağzı yaygınken doğuya doğru gidildikçe konuşulan Türkçenin daha sert bir hal aldığını ve Kıpçak-Kuman ağzına döndüğünü görürüz. Örnek vermek gerekirse Karadeniz de sıkça kullanılan "haçan (ne zaman, mademki), uşak (çocuk, evlat), afkurmak (boş konuşmak, çemkirmek), ula (oğlan/ulan), gız (kız), kitmek (gitmek) gibi sözcüklerin öz Türkçeden gelen sözcükler olduğu ve diğer Türk devletlerindeki Kıpçak Türkçesiyle eşleştiği görülmektedir. Trabzon'da ayrıca sayısı tam bilinmemekle beraber 5.000 civarında olduğu tahmin edilen konuşucu tarafından da Romeika (Antik Roma Dili/Rumca) konuşulmaktadır. Bu dil Çaykara, Dernekpazarı, Tonya, Maçka ilçelerinde toplamda yaklaşık 45 köy insanı tarafından bilinmektedir. Bu dili konuşan insanların o bölgeye Osmanlı'dan önce yerleşen Kommenos (Kumanlar) olduğu tarihçiler tarafından belirtilmiştir.
●Kemençe Öz Türk Çalgısıdır Horon Öz Türk Oyunudur !
Karadeniz bölgesinin geleneksel çalgısı Kemençe ismi Kumanlar da şahıs ismi olarak ta kullanılmıştır.1290 da Macar Kıralı IV.Laszlo’yu öldüren Kumanlardan birinin adı Kemenche idi. Kemençe ismini Kumanların yayıldığı sahalarda da görmek mümkündür. Kırım yarımadasında Kemençe, Küçük Kemençe, Murzatar Kemençe isimli köyler bunlardan bazılarıdır. Gagauzlarda Kemençe kelimesinin anlamı Keman olup Kemençe çalıp oynanan oyunun adı da Horon dur.Bunlar,Türkler'in Orta Asya'dan getirdikleri çalgılardır. 'Horon oluşturmak, horan tepmek' gibi horanla beraber kullanılan kelimeler ile horon oyunuyla ilgili kelime ve terimlerin tamamına yakını Türkçe'dir ve Türk kültürüyle ilgilidir.
Ayrıca Gagauzlardan derlenmiş dil ve masal, bilmece vb gibi halk edebiyatına ait malzemelerin bir değerlendirmesi yapıldığı zaman Trabzon bölgesi ile çok büyük bir benzerlik olduğu görülür. Aynı şeyi Kumanlardan kalmış dil ve halk edebiyatı malzemesi için de söyleyebiliriz.
●Trabzon İsminin Anlamı Ve Tarihçesi
Hıristiyan batı târihçileri Hıristiyan emperyalizminin gereği olarakAnadolu’da târihi şehirlerin isimlerini Yunanca veya Lâtince bir kelimeye dayandırmaktadırlar. Hıristiyan Batı eserleri, İyonların Trabzon’u kuşatan surlarına bakarak, Yunanca “dört köşeli” mânâsına gelen “Tarpezus” dediklerini kaydederler. Fakat İyonların rastladığı surları kim yaptı? sorusuna cevap vermekten çoğu çekinir.
Trabzon üzerine pekçok araştırmalar vardır. Bunlar arasında en gerçekçi olan Alman Arkeoloji Bilgini Falmerayer’dir. 1827 senesinde Münih’te basılan Geschichte Kaiserturm Trapezont isimli eserinde bu araştırıcı, Trabzon târihini teferruatlı olarak inceler. Alman bilgini Falmerayer, târihî vesikalara dayanarak Trabzon’u Orta Asya’dan gelen Türk kavimlerinden Turanlara bağlı “Tibarenler”in kurduğunu ifâde eder. Tibarenler bu bölgenin ilk sâkinleri Elizonlarla kaynaşmış ve gelişen şehir “Tibaren-Elizon” ismini almıştır. Zamanla “Tirenbun” sonra da “Trabzon” olan bu ismin menşei “Tibaren-Elizon”ların yaşadığı şehir isminden gelmiştir.
Ayrıca, eski Türk kavimi olan Saka-İskitler'in ilk yurtlarının Trabzon olduğu ve kilat köyünde yaşadıkları bilinmektedir. Sakaların ilk boyları M.Ö. 8. yüzyılda bu bölgeden batıya göç etmişlerdir.
F/Davut Bulut
Trabzon Ne “Laz” Ne “Rum” dur !
Karadeniz ve Özellikle TRABZON Üzerinde son yıllarda ornanan ve oynanmaya çalışılan oyunlar üzerine Trabzon isminin nereden geldiği ve Trabzonluların kimler dir .İşte yazının Detayı..........
Editor: admin
06 Haziran 2019 - 10:12