TRABZON İNSANI'NIN BAŞARISI (MİLLİ REFLEKSLİ KİMLİK)
  • Reklam
ALİ  KARACA

ALİ KARACA

TRABZON İNSANI'NIN BAŞARISI (MİLLİ REFLEKSLİ KİMLİK)

30 Eylül 2024 - 22:12

   Doğu Karadeniz denildiği zaman, akla ilk önce kadim Trabzon şehri gelir. Peki niçin Trabzon insanı her şeyde çok başarılı bu durumu biraz dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışalım! 

  Trabzon insanı neden bu kadar çok hırslı ve başarılı, merdivenleri tırmanırken nasıl azimli ve kararlı olduklarını ne kadar merak ediyor sunuz? Trabzon ve civarında güneyden, kuzeye doğru alabildiğine dar bir vadi tabanına sıkışmış araziler ve aşırı dik yamaçlarda evler ilk etapta göze çarpmaktadır.

   Daha önce kaleme aldığım "Gölgelen Şehir" adlı makalelerim de bizim sorunlarımızı anlattığım "Trabzon İnsanı üzerinde Oyunlar Oynanıyor" yazılarımda bizlerin önünü kesmek için çeşitli yöntemler kullanarak Trabzonluların başarılarını engellemeye çalışıyorlar. Gündelik hayatlarında, sürekli koşuşturan, çabalamayı, çok seven karekteristik özelliği inatçı olan, tuttuğunu koparan insanların hayat hikayeleri ve gurbette ki başarıları elbette ki takdire şayandır.

    Trabzon'da ki zorlu coğrafi koşulların elverişizliği ve tarım yapmak için Orta Anadolu ve Trakya gibi gibi hazır ve uygun araziler bulmanız adeta imkansıdır. Küçücük bir alanda ekip biçeceğiniz tarlanızı kendiniz üretmek ve nafakanızı doğrultmak zorundasınız. Dik vadilerden yamaçlara zamanında yol gitmeyen bölgelerden çabuk hareket ederek doğa koşulları ile uyumlu hale gelebilmek için pratik çözümler üretmek Trabzonluların belki de en karekteristik özelliğidir. Trabzon ve çevresinde deniz ürünleri de önemli bir geçim kaynağımız ve rızkımızı temin ettiğimiz yine çok  önemli bir iş kolu olarak karşımıza çıkmaktadır.

    Trabzon şehrinin insanları büyük şehirlere göç öncesinde zorlu coğrafi koşulların getirdiği sürekli yokuş yukarı çıkmak, patikaları tırmanmak zorunda oldukları için dinamik bir yapıya da sahiptiler. Trabzonlu hemşehrilerimiz artan nüfusuna bakabilmek ve daha iyi konfora ulaşmak için genelde Anadolu'da olduğu gibi, Trabzon'dan da insanlar, iş bulmak için büyük şehirlere göç etmeye başladılar ve buralarda kendilerine yeni hayatlar kurdular. Çocukluklarından itibaren edindikleri ve mizaçlarının bir parçası haline gelen o zorlu kişilik özellikleriyle bu yeni yaşam ve mücadele alanında da var olma ve kendilerini ispat etme iddialarını ortaya koydular. Bu durumda da çok başarılı oldukları herkes tarafından şikayet edilmesi ile de ortadadır.

    Trabzonlular gurbette geldikleri bu zorlu coğrafyanın ve yaşam koşullarının insanların karakter yapısını, iş hayatındaki tutumlarını ve hatta toplumsal dinamiklerini şekillendirdiğine dair pek çok teori ve görüş bulunuyor. Bu bağlamda, zorlu fiziki koşullarda, sarp ve engebeli dağlık arazilerde yaşayan insanların genellikle daha dayanıklı, azimli, hırslı ve mücadeleci bir karakter geliştirdikleri düşünülüyor. Zira bu özellikleri barındıran insanların ayakta kalarak her türlü koşullarda mücadele gücünü ortaya koyması önemsenmelidir. Trabzon insanı bir İmparatorluk bakiyesinin ve o aristokrasi kimliğin tezahürüne de sahiptir. Onun için  Trabzonlular bu şehrin evlatları gerçekten hiç bir sorumluluktan kaçmayan ve inisiyatif alabilen yönetme kabiliyetini ortaya koyuyorlar. 

    Hep söyleriz,  Karadenizlilerin özellikle Trabzonluların siyasette ve iş hayatında yine bürokraside karşılaştıkları zorluklar karşısında pes etmemeleri, azim ve başarma hırsı taşımaları ve sürekli yükselme gayreti içinde olmaları,
çocukluklarından itibaren edindikleri veya ailelerinden izledikleri bu tür bir yaşam tecrübesiyle doğrudan ilişkili görünüyor. Trabzon insanının sert mizacı ve tez canlı olması bulunduğu yeri bir an önce değiştirmesi yani sıçrama yapması adına gereken adımları atmak için hareketli olmayı sevmesinden geldiği iklimin özelliğinden kaynaklanmaktadır. Zamanında zorunlu  değişken atmosfer koşullarının bile tek başına kendilerine hızlı karar verme, acele davranma ve işlerini hızlı başlayıp bitirme becerisi kazandırdığını ve zamanla bunun hayatın tüm sorunlarına karşı geliştirdikleri bir karakter özelliğine dönüşmüş olabileceğini temel bir faktör olarak dikkate almak gerekir.

   Kadim Trabzon tarihi incelendiği zaman şehrin insanının milli refleksli kimliği ve vatanseverliliği sayesinde kaybetmeyi sevmeyen inadı ve inançlı yapısı esasında Osmanlı - Rus savaşında "Of Muharebeleri" bu durumun bariz bir örneğidir. 22 gün 22 gece kıpkırmızı kan akan Kalapotomoz deresi ve Kelali ve Ayazma tepeleri, Maki boğazı ve yine Solaklı vadisi bu kahraman milletin kanla yazdığı bir savunma mekanizması sayesinde tarihe başka bir sayfa açmıştır. Burada Trabzon insanı tarafından geliştirilen ve belirli coğrafi koşulların sadece ekonomik faaliyetleri değil, aynı zamanda toplumsal yapıları, kültürel normları ve bireysel davranışları da şekillendirdiğini görmekteyiz. Bu  yaklaşım ve milli duruş sayesinde Trabzonluların zorluklar karşısında pes etmeyen, hırslı ve inatçı kişilik özelliklerinin nedenleri konusunda mantıklı bir izah çerçevesi ortaya koymaktadır. Trabzon insanı çok vatanseverdir bu yigitliğe bölücü hainlere geçit vermeyen Eren Bülbül gibi kahraman bir evlatla tarih yazarak cevap vermiştir.

    Trabzonlular geçim şartlarının elverişsizliği nedeniyle büyük kentlere göç eden başka bölgelerin insanlarının, hayata tutunma mücadeleleri sonucunda genellikle iş hayatında başarılı olmaları yaygınlıkla görülen bir sonuç olsa da, iş hayatında, bürokraside ve siyasette yüksek yoğunlukta yer alarak bütün Türkiye'ye ispat etmiştir. O kadar ki,  özellikle Trabzon kökenli iş adamı, siyasetçi, milletvekili, belediye başkanı ve yüksek bürokrat sayısının,  bölge nüfusunun ülke nüfusu içindeki oranına göre ölçüsüz derecede yüksek olması bariz şekilde dikkat çekmekte ve giderek daha yüksek sesle dike getirilen tartışmalara konu olmaktadır. Bugün bizlerin yaşadığı ve kültürel faaliyetleri sürdürdüğümüz İstanbul’da yerel yönetimlerde bulunan Belediye başkanı ve meclis üyelerinin neredeyse yarıya yakını tek başına Trabzon'lu veya Karadeniz kökenlidir. Yine son dönemlerde siyasi iktidarın hükümetlerinde Trabzon kökenli bakan sayısı zaman zaman önemli rakamlara ulaşmıştır. Hatta yine hemen hemen bütün Bakanlıklar da  Trabzonlu en az bir bakan yardımcısı, eskiden (müsteşar ve müsteşar yardımcısı) ve tüm bakanlıklarda Trabzon'lu  yüzlerce genel müdür de bulunmaktadır.

    Ülkemizde çok önemli siyasi ve bürokratik pozisyonlarda, Trabzon lehine görülen bu yüksek oranlarda temsil edilme yoğunluğu, haklı olarak sürekli serzenişlere neden olmakta, kimi zaman diğer bölgeler lehine pozitif dengeleyici tasarruflara yer verilmesi gerektiğine dair önerilerin tartışma gündemine taşınmasına yol açmaktadır. Hatta bulunduğumuz Sivil Toplum kuruluşları içerisinde bir çok platforlarda bu durumu tarafımıza eleştiri olarak yapanların sayısı da gün geçtikçe artmaktadır. Her yerde Trabzon'lu olmak zorunluluğu mu var diye serzenişte bulunanların göremediği şey bizim azim ve kararlılığımız ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne karşı olan sadakatımızdır. Şüphesiz Trabzonluların iş hayatında, siyasette ve bürokratik hiyerarşide sürekli daha yukarıya ve en tepeye tırmanma arzuları, bulduklarıyla yetinmeme, bir türlü tatmin olamama ve kendilerini aşma çabalarıyla doğrudan ilişkilidir.

    Coğrafi koşulların ve geçim yetersizliğinin zorlamasının yanı sıra, Trabzon ve çevresinin tarih boyunca önemli bir yönetim merkezi (Trabzon Rum İmparatorluğu’nun merkezi) ve tarihi İpek Yolu’nun kadim güzergahlarından/duraklarından birisi olmasının ve bu stratejik deneyimlerden elde edilen ticari girişim ruhu ve sosyal hareketlilik birikiminin de bölge insanının başarısında önemli payı bulunmaktadır. Öte yandan, Karadeniz bölgesinde, çalışkanlık ve başarının övgüyle karşılanmasına ve aile içinde disiplin ve dayanışmanın  esas alınmasına yönelik geleneklerin güçlü olması ve kültürel miras olarak yeni nesillere aktarılması, kişileri küçük yaşlarından itibaren hedeflerine ulaşmak için daha fazla çalışmaya ve başarılı olmaya teşvik etmektedir. Onun içindir ki sportif faaliyetlerinden en önemlisi olan futbol'da "İstanbul" saltanatına son veren ve Türkiye'nin her yerinde stadlar da seyircisi olan tek şehirdir Trabzonspor sevgisi ve Trabzon sevdası.

  Trabzon şehri 15 Ağustos 1461 yılında cihan hükümdarı Fatih Sultan Mehmed Han tarafından fetih edilerek Bizans İmparatorluğu'nun paslı mıhı çekilmiş ve Komennos Hanedan ailesinin yönettiği "Trabzon Rum İmparatorluğu" tarihin karanlık sayfasına gömülmüştür. Daha sonra Trabzon şehri Şehzade Selim tarafından 1487 yılından 1511 yılına kadar aralıksız 24 yıl yönetilerek "Trabzon'lu Selim" lakabıyla tanınan bir büyük Cihangir hükümdar olmuştur. Yine ufukların Padişahı kurmuş olduğu adalet sistemiyle Kanuni lakabıyla tanınan Birinci Süleyman 1495 yılında Trabzon da doğmuş ve 15 yaşında Trabzon'dan sancağa çıkmıştır. Fatih'in fetih ettiği, Selim'in uzun süre yönettigi ve Kanuni'nin doğduğu kadim ve zümrüt Trabzon şehrinin mutlaka bir İlah-i hikmeti vardır. Ve Anadolu'da hiç bir şehir Trabzon ile boy ölçüşecek durumda değildir. Şehzadeler şehri Saruhan (Manisa) bile bu üç Cihan hükümdarını bir arada görmemiştir. Saltanat naipleri yani tahta aday şehzadelerden "Selim Han" gibi celalli bir yiğit Vali (Şehzade) Manisa da yoktur. 

   Tabii ki, gerek Trabzonlular gerek dünyanın başka benzer bölgelerinde yaşayan insanların; iş hayatlarında ve bürokraside hırslı, dirençli ve azimli olmalarının, önemli oranda zorlu coğrafya koşullarında yetişmeleriyle ilgili olduğuna dair ileri sürülen ve genel kabul gören bu görüş ve değerlendirmeler kesin bir yargı değildir ve bu konu her zaman kapsamlı sosyolojik ve antropolojik çalışmalarla desteklenmeye muhtaçtır. İşte anlattığımız hikaye ve Trabzon insanın ruhunun tezahürüne sahip kimliği ve mücadele azmi hep takdire şayan olarak tarihe ve kronolojik yolculuğa ışık tutacaktır. Türk tarihine, sonsuza dek batmayacak bir güneş gibi doğan Gazi  Mustafa Kemal Atatürk; "19 Mayıs 1919" tarihinde Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı'nın fitilini ateşlemek için ilk kez Samsun’a ayak bastığı zaman kendisine kalp gücü veren yurttaşlarımın ilk safında Trabzonluların bulunduğunu asla unutmayacağım, diyerek, Anadolu tarihi ve coğrafyasında her zaman kendine özgü bir yeri ve önemi olan Trabzon ve Trabzonlular için söylediği övgü dolu sözleri sonsuza dek tarih sayfasına bir onur belgesi olarak kaydediyordu. Büyük kanlı "Sakarya Muharebesi'ne" 3. Fırka ile yetişen Trabzon evlatlarının muharebe meydanında gösterdikleri fedakarlıkların kıymetli hatırası daima beynimde nakşolmuş kalacaktır. 

   Bu vatanperver halka, Trabzon'un o kahraman vatan evlatlarına sahip olan bu kıymetli memleketimizi, bir Ermenistan kapısı veya hayal edilen bir "Pontos Krallığı" ülkesi yapmak talep ve tehditleri, ne uğursuz idi.
 "Şüphesiz o kabuslar, ilelebet hayal olmuştur."

  İşte Trabzon insanının sert mizacı ve tez canlılığı ile birlikte, mücadele azmi ve kararlılığı başarısının altın anahtarı. Yine Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün övgüsüne mazhar olmuş bir şehrin evlatları olmak bahtiyarlığı, iyi ki Trabzon'luyuz..
   
 Ali KARACA
Araştırmacı Tarihçi 
Yazar ve Şair

YORUMLAR