İstanbul’da bir ilçenin, adını anmak istemediğim bir belediye başkanı, iftara katılanlara sesleniyor,"Ne dedi Yunan medyası? Takip ettiniz değil mi? 'İstanbul'u Yunan kazandı' diyor. Bidakka ya…" dedikten sonra, "Bu arkadaş nereli?" diye soruyor.
Kalabalıktan "Trabzonlu" yanıtını alan başkan(!) "Nasıl oldu Yunan medyası 'İstanbul’u Yunan kazandı' dedi, bir ses çıkmadı.” diyerek sözlerini sürdürüyor.
Sohbet karşılıklı kültür düzeylerine uygun esprilerle sürüyor. Otuz dokuz ilçenin on biri Trabzonlu belediye başkanından, yüzlerce Trabzon derneğinin federasyonu olan Trabzon Dernekler Federasyonundan ses yok. Koskocaman Trabzon şehrinden ses yok…
Ne zamanki sözler sosyal medyaya düşüyor, uzun süre sus pus olan dernekler kamuoyu baskısıyla ne şiş yansın ne kebap türünden açıklamalarla konuyu geçiştiriyor. Yine Trabzonlu belediye başkanlarından ses yok, Trabzon ilinden ses yok…
Hadi diyelim İstanbul’dakidernekler-ki kendilerine sivil toplum kuruluşları diyemeyeceğim- göbeklerinden siyasal iktidara bağlanmış, kendilerini siyasal iktidarın arka bahçesine dönüştürmüş olduklarından sesleri çıkamadı.
Ya Trabzon ilinden neden ses çıkmaz, çıkamaz?
Neden mi?Onlar da yüzde yetmişleiktidar partisine itaatte gönüllü köleliği seçmişler de ondan.
Buraya kadar tamam da beni esas öfkelendiren ne biliyor musunuz?
Ne zaman mikrofonu eline alsa bir Trabzonlu,
“Fatih’in fethettiği,
Yavuz’un yönettiği,
Kanuni’nin doğduğu şehir” diye söze başlar ya!
Benim esas öfkem işte bu sözleri söyleyenlere…
Evet, bir zamanların Trabzonlusu öyleydi. Fatih’in de Yavuz’un da Kanuni’nin de hasletlerini içlerinde barındırırdı bu şehrin insanları… Yetiştirdiği sanatçılardan, kazandığı şampiyonluklardan biliriz.
Ama ya şimdi?
Resim yapmanın insan yaratmak diye tanımlandığı tarihte, bir İtalyan ressamı çağırarak kendi portresini çizdiren, dünyanın çeşitli yerlerinden getirdiği bilim adamlarıyla dünya tarihindeki ilk üniversiteyi kurarak bilim ve felsefenin önünü açan, özgür düşüncenin temellerini atan ve kendisinin de yedi dil bildiği Fatih’e ne kadar yakındır bu günün Trabzonlusu?
Ya, kulağına taktığı küpeyle ancak Allah’a köle olunacağını, kula kul olunmayacağını gösteren, o kadar sert, kızgın, keskin, güçlü ve yaman karakteriyle “Yavuz” lakabını almış olmasına rağmen adaletten şaşmayan, kitap okumaktan gözleri bozulan ve mercek takan ilk padişah Yavuz Sultan Selim’e ne kadar yakındır?
Ya da,
“Devleti yönetmek için büyük bir ordu,
-Orduyu yönetmek için büyük bir ekonomi,
Ekonomiyi elde etmek için halkın refahının yüksek olması,
Halkın refahının yüksek olması için kanunların adil olması gerekir. Bunlardan biri bile olmazsa devlet çökmeye mahkûm olacaktır” diye inandığı için yaptığı kanunlarla “Kanuni”unvanını almış, Kanuni Sultan Süleyman’a ne kadar yakındır bugünkü Trabzonlu?
Dillerinden düşürmedikleri bu sloganla övünen bugünün Trabzonluları kendilerini Rumlukla itham eden bir zihniyete (Bu sözler şahsa ait olsaydı üst kurullar tarafından tekzip edilirdi.) dillerinden düşürmedikleri padişahların hangisinin özelliklerini ve vasıflarını ölçü alarak karşılık verebilmiştir?
Veremez çünkü Trabzon halkı gerçek kimliğinden uzaklaşmıştır.
Ne Fatih’in fethettiği,
Ne Yavuz’un yönettiği,
Ne de Kanuni’nin doğduğu şehir değildir Trabzon…
Bu gerçekle yüzleşelim artık…
YORUMLAR