SANA BEN HAYALLER DÜŞLER BÜYÜTTÜM… (12)
  • Reklam
Ertuğrul Özgün

Ertuğrul Özgün

MEMLEKET İŞLERİ

SANA BEN HAYALLER DÜŞLER BÜYÜTTÜM… (12)

22 Ekim 2024 - 22:53

"Aydınların Aydınlatamadığı Halkı, Soytarılar Aldatır."
Cemil Meriç, (1916-1987)
Daha önceden de söylediğimiz gibi MHP’nin, 57. Hükümetin büyük ortağı olarak gerek uygulanan hükümet programında gerekse Türk dünyasına yönelik ciddi politikalar ürettiğini söyleyemeyiz. Dolayısıyla hükümet ortağı olduğu bu dönemde MHP, politik zeminde kendi fikirlerini üretecek siyasal tecrübe, entelektüel birikim ve kapasiteye sahip kadroların yetersizliğinden dolayı, siyasi yetkinliğe ulaşamamıştır. Gerçekleştirilen faaliyetler parti ideolojisinden ve kurumsal temelden uzak, bireysel düzeyde bazı kişilerin çabalarıyla sınırlı kalmıştır.
Burada ana konumuza biraz ara verip yaşanacak sonraki gelişmeleri daha iyi tahlil edebilmek için her zaman yaptığımız gibi yine kısa bir bilgi paylaşalım. Milliyetçiliğin tarihi gelişimi ve kökenlerine inmeden, iki boyutu üzerinde küçük bir açıklama yapalım.
Bu iki boyuttan birisi milliyetçiliğin duygusal boyutudur. Bunu yalnızca “sevgi” ile ifade edebiliriz. Kişinin mensubu olduğu millete sevgi ile bağlanması olarak tanımlanabilir.
İkincisi milliyetçiliğin ideolojik boyutudur. Milliyetçiliğin ideolojik boyutu, tarihi gelişim seyri içinde her toplumun kendi yapısı gereği, kültürel, ekonomik ve siyasal özelliklerini de içinde barındırdığından dolayı farklılıklar gösterir. Almanya’da Nasyonal sosyalim, İtalya’da faşizm gibi…
Milliyetçiliği bu iki boyutu ile ele aldığımızda, hüküm sürdüğü toprakların içinden yirminin üzerinde milli devlet çıkarmış olan Osmanlı İmparatorluğu’nun, altı yüz yıllık yönetim kültürü üzerine kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti’nde milliyetçiliğin, diğer milliyetçiliklerden daha demokratik temeller üzerine kurulduğu görülecektir.
Türk Milliyetçiliği Fikri, tarihi köklerinden getirdiği sosyal kültürel ve siyasi kabulleri açısından liberal kapitalist ve Marksist sosyalist dünya görüşünden ayrılmıştır. Aynı zamanda biraz önce örneklerini verdiğimiz, Faşizm ve Nasyonal Sosyalizm’ den de insana verdiği değerden dolayı tamamen farklıdır. Türk milliyetçiliği, sosyal adaletçi, paylaşımcı, gelişmeci ve sınıflar arasındaki uçurumu kaldırmayı hedefleyen aksiyoner fikirler üzerine kurulmuş bir ideolojidir. Akçura ve Gökalp’in milliyetçilik üzerindeki düşünceleri bu ayrımın oluşmasında etkili olmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti, bir etnik yapı olarak Türkler için talep edilen hak ve isteklerin, diğer etnik yapılar için de hak olduğunu kabul eden bir anlayış üzerine kurulmuştur. Onun içindir ki Atatürk, “Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına ‘Türk Millet’ denir”, ifadesini kullanmıştır.
Dünyadaki ülkeden ülkeye değişen farklı uygulamalarından dolayı milliyetçilikle ilgili, birbirine taban tabana zıt iki görüşü paylaşıp, yeniden konumuza geçelim.
Karl Popper’a göre milliyetçilik, “Açık toplumun kurulmasını önleyen en büyük engellerden biridir. Buna karşılık Karl Deutsch’ a göre milliyetçilik, “siyasi ve sosyal gelişmenin bugüne kadar ulaşılan en yüksek seviyesine, kavuşma hareketidir. Bütün dünyanın bir ‘açık toplum’ olmasına giden yol buradan geçer,” (Kedourie,1971).
Şimdi biz yeniden ana konumuza geri dönelim.
19 Kasım 2006 da MHP de genel başkanlık yarışına giren Ümit Özdağ’ın, MHP’yi klasik çizgisinden daha merkeze çekmekle suçladığı Bahçeli, yeniden genel başkanlığa seçilince, parti kadrosuna ve kurmay heyetine yeni isimler katar. Nitekim MHP’deki bu değişimlerle girilen genel seçimlerde yeni ekiple verilen mesajlar seçmen tarafından kabul görür ve oyu yüzde 8,4’ten yüzde 14,3’e yükselir.
Bahçeli’nin genel başkanlığını sürdürdüğü MHP, 2007 genel seçimlerinden sonra, hükûmet ile ayrılıkçı terör örgütü ve onun uzantısı kabul edilen siyasal kuruluşlar arasındaki  adına “açılım” dedikleri görüşmelere şiddetle karşı çıkar. Aynı zamanda AKP hükûmetini yolsuzluk ve otoriterlik üzerinden şiddetle eleştirir. Bununla birlikte, 2007 cumhurbaşkanlığı seçimi ve başörtüsü yasağının kaldırılması gibi konularda ise AKP ile birlikte hareket eder. Oluşturulmasında ve sürdürülmesinde yeni kurmay takımının da büyük katkısı olduğu bu dengeli politikalar dolayısıyla MHP, kamuoyu desteğini artırır.
Kamuoyu desteğini artırdığı bu dönemde hem MHP’de hem de MHP’ye karşı kurulan komplolarda çok alışık olmadığımız gelişmeler yaşanır.
2011 Genel seçimlerine birkaç gün kala MHP'de yaşanan kaset depremi, tam seçime giderken partide kilit görevde bulunan 10 kişinin istifasına yol açar.
MHP’de kaset skandalları Recai Yıldırım ve Metin Çobanoğlu’nun kasetlerinin “farkliulkuculuk” adlı internet sitesinde yayınlanması ile başlar. MHP lideri her iki isimden de görevlerinden ve adaylıktan istifa etmelerini isterken, ikinci kaset skandalı Bülent Didinmez ve İhsan Barutçu’nun da istifalarını getirir.
MHP'de olayın şoku daha atlatılamadan, site üzerinden 6 kişinin daha isimleri ve özel görüntülerinin yer aldığı gizli çekimlerin ayrıntıları verilir. Söz konusu isimlerle birlikte MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin de istifa ederek, parti yönetimini Oktay Vural'a bırakması istenir. Sitede, aksi taktirde görüntülerin sırayla yayınlanacağı tehdidinde bulunulur.
MHP Lideri Bahçeli, bu şantaja boyun eğmez ve "Elinizde ne varsa yayınlayın" restini çeker. Bunun üzerine sitede söz konusu isimlerden Mehmet Ekici ile ilgili iki video yayınlanır. İstifa furyası da bu yayının ardından başlar. Partinin önde gelen 6 ismi art arda görevlerinden ve milletvekili adaylıklarından feragat ederler.
Bu olay Bahçeli'nin 7 genel başkan yardımcısı ve partinin Başkanlık Divanı'nın yarısından fazlasının görevi bırakmasına neden olur.
MHP, 2011 Genel Seçimlerine kaset şokunun yarattığı moral bozukluğu ile girer.
Devam edecek…
 

YORUMLAR