SANA BEN HAYALLER DÜŞLER BÜYÜTTÜM… (21)
Ertuğrul Özgün

Ertuğrul Özgün

MEMLEKET İŞLERİ

SANA BEN HAYALLER DÜŞLER BÜYÜTTÜM… (21)

16 Aralık 2024 - 08:14

"Aydınların Aydınlatamadığı Halkı, Soytarılar Aldatır."
Cemil Meriç, (1916-1987)
1 Kasım 2015’ten sonra Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı illerde çatışmalar şiddetlenir. Terör örgütü mensupları, “özyönetim” ilan ettikleri il ve ilçelerin şehir merkezlerinde, devletin güvenlik güçlerinin müdahale etmesi ihtimaline karşılık hendekler kazırlar.
Şehir merkezlerinde teröristlerle güvenlik görevlilerinin çatışması sırasında kendini güvende hissetmeyen vatandaşlar, çatışmaların sürdüğü il ve ilçe merkezlerinden Türkiye’nin farklı illerine doğru göçe başlar.
Davutoğlu hükümetini, terörle mücadele etmekte başarısız bulan Bahçeli, 15 Aralık 2015’te TBMM Grup Toplantısındakihükümeti şu sözlerle sert bir şekilde eleştirir:
“Devletin hazinesine hortum bağlayanlar için şehit gelmiş, teröristler saldırmış, Türkiye yönetilemez duruma düşmüş, önemli değildir.
Onlar saltanatlarını sürdürmekle meşgullerdir.
Görüyorsunuz, Doğu ve Güneydoğu’da Türk devleti adeta geri çekilmektedir.
Şu anda ülkemizde tam bir kaos hakimdir.
Davutoğlu’nun kamu düzenini sağlama söz ve kararlılığı defalarca boşa çıkmıştır.
Son altı ayda, Diyarbakır, Mardin, Şırnak, Hakkâri ve Muş’un ilçeleri başta olmak üzere sokağa çıkma yasağı uygulanan gün sayısı 170’i bulmuştur.
Yapılan açıklamalara itibar edersek, 16 Ağustos ile 11 Aralık tarihleri arasında 7 farklı kentin 17 ilçesinde 52 kez sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir.
Diyarbakır’ın Sur ve Silvan, Mardin’in Nusaybin, Şırnak’ın Cizre gibi çatışmaların yoğun olarak yaşandığı yerleşim yerlerinden 200 binin üzerinde insan göç etmiştir.
Bu adı konulmamış ve örtülü etnik bir tasfiyedir.
Kobani’de devreye koyulan kirli plan, aynısıyla ülkemizin değişik il ve ilçelerinde sistematik olarak gündemdedir.
Türkiye Cumhuriyeti sanki egemenlik haklarından vazgeçmektedir.
Şırnak’ın Cizre ve Silopi ilçeleriyle, Mardin Nusaybin’de dünden itibaren sokağa çıkma yasağı getirilmiştir.
Bunun yanında, Cizre ve Silopi’de görev yapan 3 bini aşkın öğretmene milli eğitim müdürlükleri tarafından gönderilen cep telefonu mesajıyla bulundukları yerleri terk etmeleri istenmiştir.
Bu devlet nerededir?
Bu hükümet ne iş yapmaktadır?
Öğretmenini koruyamayan, okulunu açık tutamayan, asayişi temin edemeyen bir iktidara Türk milleti daha ne zamana kadara tahammül ve sabır gösterecektir?”
Aynı Bahçeli, daha sonra yoğunlaşan terör saldırıları nedeniyle, 3 Nisan 2016’de yaptığı yazılı basın açıklamasında:
“Türk milleti bir ve beraberdir.
Milliyetçi Hareket Partisi terörle mücadelede devletinin ve güvenlik güçlerinin hem yanında, hem destekçisi, hem de duacısıdır,” sözleriyle de devletin birlik ve bütünlüğüne kasteden terör örgütüyle mücadelede, hükümete doğrudan destek verir.
Bu arada Erdoğan’dan sürpriz bir hamle gelir. 1 Kasım 2015 Genel seçimlerinde AKP’yi en yüksek oyla iktidara taşımış Genel Başkan olan Davutoğlu’nun, teşkilatları atama yetkisini elinden alır. Yetkilerikısıtlanan Davutoğlu, 5 Mayıs 2016’da istifa eder.
22 Mayıs 2016 tarihinde yapılan AKP'nin 2. Olağanüstü Büyük Kongresinde Genel Başkan seçilen Binali Yıldırım Başbakan olur.
AKP, iç hesaplaşmalarını yaparken PKK, başta Ankara olmak üzere bombalı saldırılar gerçekleştirmeyi sürdürür. Seçimlerden sonra, Doğu ve Güneydoğu'da güvenlik güçlerini engellemek için "hendekler" açan PKK'ya karşı “hendek operasyonları” gerçekleştirilir. Tanklar şehir merkezlerine girer.
Bölücü örgüt PKK’nın başlattığı ve adına “hendek terörü” de denilen olaylar sırasında 793 asker-polis, 378 sivil vatandaşımız şehit olurken, dört binden fazla güvenlik görevlisi ve iki binin üzerinde vatandaşımız da yaralanır.
Böylece 2009 yılında "Oslo görüşmeleri" ile temeli atılan ve zaman zaman kesintilere uğrasa da devam eden "çözüm süreci" de sonlandırılmış olur.
Çözüm sürecinin ortadan kaldırılması “terörle müzakere değil, mücadele edilir” tezini savunan MHP ve Bahçeli,bu süreçte Hükümete desteğini açıktan sürdürür.
Tam da adına “çözüm süreci” denilen ve milletimizin büyük acılar yaşamasına ve devletimize ağır maliyete sebep olan bu süreç kapatıldı, artık rahata kavuşuyoruz diyeceğimiz sırada bu sefer başka bir olay gerçekleşir.
15 Temmuz 2016 akşamı Türkiye’de TV kanalları, saat 22.00 sıralarında, Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprülerinin tek taraflı olarak trafiğe kapatıldığını son dakika haberi olarak geçmeye başlar.
Terörle yatıp terörle kalkan ülke insanının aklına ilk gelen yeni bir terör olayı ya da terör olayını önlemeye yönelik tedbirler alındığı olur.
15 Temmuz gecesi, Ankara semalarında alçak uçuş yapan uçaklar herkeste bir tedirginlik yaratmıştır. Yaşananlar iktidarda olduğu gibi muhalefet cephesinde de bir hareketliliği beraberinde getirir. Hükümetteki hareketlilikten kamuoyunun haberi yoktur.
Muhalefette ilk hareketlilik MHP’nde olur. El Cezire'den Gonca Şenay'ın haberine göre, “Parti kurmayları ile Genel Merkez binasından ayrılan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, uçaklar alçak uçuş yaparken Ankara'daki evindedir. Hızlı bir telefon trafiği sonrasında MHP yönetimi Genel Merkez'de buluşur.Aralarında emekli askerlerin de olduğu bir kaç kişiyle yapılan görüşmeler sonrasında, bir darbe girişimi olduğu anlaşılır.
Bahçeli konuyla ilgili ilk değerlendirmesini de bu dakikalarda yapar. Kurmaylarına "Memlekete yazık edecekler" der. Sonra da Başbakan ile temas kurmaya çalışılır ancak bu mümkün olmaz. MHP lideri özel kaleme Başbakan'a iletilmek üzere şu mesajı aktarır:
“Biz bu yaşananlara karşı siyasi iktidarın yanındayız.”
Bu mesaj muhalefet cephesinden hükümete iletilen ilk destek mesajıdır ve önemlidir.
Devam edecek…
 

YORUMLAR