"Aydınların Aydınlatamadığı Halkı, Soytarılar Aldatır."
Cemil Meriç, (1916-1987)
Türkiye Büyük Millet Meclisi 27. yasama döneminde, MHP’nin seçim beyannamesinde vadettikleri ile ilgili çok fazla gayret sarf ettiği söylenemez. Devlet yönetmeye talip olmayan MHP için seçim İttifakı, seçimi kazanmakla sınırlı bir görüntü verir.
Seçim öncesinde MHP’nin, “OHAL'in biraz daha devam etmesi gerekir,” vaadi, seçim sonrasında gerçekleşir. AKP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kalaycı, "Olağanüstü Hal'in devam etmesine gerek olduğunu" açıklar. Kalaycı, gerekçe olarak da "FETÖ tehdidi ve Kandil'e yönelik operasyonu" gösterir. Böylece OHAL, yeniden üç ay daha uzatılır.
4 Mayıs 2021’de Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100. yıldönümünde yeni anayasa" vizyonuyla 100 maddelik anayasa önerisi hazırladıklarını açıklar.
Dört kısımdan oluşan Anayasa taslağında:
“TBMM Başkanı'na arabuluculuk görevi,
İki başkan yardımcısının Cumhurbaşkanı ile birlikte seçimi,
Diyanete yeni statü,
AYM'ye özel statü...” gibi yeni öneriler bulunur.
Tanıtımı yapılan yeni anayasa önerisi TBMM Başkanlığına sunulur.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin yeni anayasa önerisinden sonra, AKP Grup Başkanı Naci Bostancı, "Sayın Bahçeli'nin yeni anayasa teklifini memnuniyetle karşılıyoruz. Bizim de anayasa yazım sürecimiz bitmek üzere. Detaylarıyla birlikte inşallah bayramdan sonra uygun bir vakitte kamuoyu ile paylaşılacaktır" şeklinde açıklamada bulunur.
27. Yasama Döneminde, MHP’nin seçim beyannamesinde yer alan “Asgari ücretten vergi alınmaması, ücretlilerin asgari ücret kadar gelirinin vergi dışı bırakılması,” önerisi, 25 Aralık 2021 tarihli Resmi Gazete’ de yayımlanan 7349 sayılı kanunla yürürlüğe girer.
Bunun yanında MHP’nin seçim beyanname metninde yer alan, "Yozlaşma ve yolsuzluklara karşı etik kuralları aktif bir şekilde gündelik hayatımıza sokacak gerekli yasal düzenlemelerin yapılması,” isteği, hem MHP hem de AKP tarafından da bir daha gündeme getirilmez.
Denge ve denetleme görevi üstlendiğini ileri süren MHP, “Yozlaşma ve yolsuzluklara karşı etik kuralları aktif bir şekilde gündelik hayatımıza sokacak gerekli yasal düzenlemelerin yapılması,” konusunda AKP’nin uygulamaktan kaçındığı yasal düzenlemeleri hayata geçirmek için muhalefet partileriyle de bir işbirliğine girmez.
Ancak “Yozlaşma ve yolsuzluklara karşı yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi üzerinde ısrarcı olmayan Bahçeli’nin, gündemden düşürmediği ve sürekli tekrarlayıp takıp ettiği bir başka konu vardır: “Af.”
Bilindiği üzere 12 Mayıs 2018'de Bahçeli, Twitter hesabından “genel af” çağrısı yapmış; Alaattin Çakıcı'nın da adını vererek "Kader kurbanlarının sahipsiz olduğunu mu düşünüyorlar?" ifadelerini kullanmıştı.
Daha önce mafya karşıtı söylemleriyle tanıdığımız, Ülkü Ocaklı gençlere beyaz çorap giymeyi bile yasaklayan, hatta 2 Eylül 2015 tarihinde MHP Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan’ın annesinin cenazesine, Alaattin Çakıcı’nın gönderdiği çelengi kaldırtarak, MHP ile bir arada görülmesini dahi hoş karşılamayan Bahçeli’nin, bu açıklaması herkesi şaşırtmıştı.
Çelenk olayı üzerine Çakıcı, 14.02.2015¨ tarihinde Bahçeli’ye yazdığı mektupta,
“… Cenazede bir insanın ebediyete intikal eden, 40 yıllık dostunun annesine gönderilen çelengi sorun haline getirdiğini basından öğrendim.
Sen kimsin? 1980 öncesi ne hizmet yaptın? Hapishanede yıllarca mı yattın? Bir ülkücüye cezaevlerinde 1 TL mi gönderdin?
Senin için 'batının ajanı' diyorlardı. İnanmıyordum…
“Miladı dolmuş, yürüyen Buda kılıklı efendi…” şeklinde ağır ifadeler kullanmıştı.
Alaattin Çakıcı’nın bu mektubuna rağmen Bahçeli af ısrarını sürdürmüş, Alaattin Çakıcı ve Kürşat Yılmaz ile ilgili şu sözleri kullanmıştı.
"Ülkü ve ülke sevdalısı olan, davalarının gözü kara yiğitleri olarak bilinen mesela Alaattin Çakıcı, mesela Kürşat Yılmaz, 100 bin ülkücünün imzasıyla aday gösterilseydi, bu kahramanlarımız için de cezaevinden çıkarılmaları için bir kampanya yapılacak mıydı?”
"Kaderlerinin kurbanı olmuş mağdurlarla ilgili lehlerinde hukuki ve ahlaki bir düzenleme yapılması, onların aydınlığa kavuşturulmaları tez elden sağlanmalıdır."
Bu paylaşımdan bir hafta sonra, Alaattin Çakıcı cezaevinde sağlık sorunları yaşamış ve Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi'nde tedaviye alınmıştı.
Bunun üzerinde Bahçeli, Çakıcı'yı Kırıkkale'deki hastanede ziyaret etmiş ve "Rahatsızlığı nedeniyle önemli sıkıntılar çekmeye başlamış bir şahsı cezaevinde mahkûm tutacaksın. Bunu hiç dikkate almadan mafya diyeceksin. Yetki bende olsa şimdiye kullanmıştım" diyerek Çakıcı'nın cezaevinde olmasını eleştirmiş, ziyaret, MHP'nin resmi Twitter hesabından duyurulmuştu.
Af tartışması gündemdeyken Erdoğan, düzenlediği bir seçim mitinginde af sloganları atılınca "Bizim gündemimizde af diye bir şey yok… Seçimden sonra olabilecek bir şey varsa bunlar yapılır," diyerek açık kapı bırakmıştı.
2018'in Mayıs ayında yaşanan bu gelişmeler üzerine Çakıcı, bu sefer Erdoğan'a,
"Sayın Cumhurbaşkanım beni sevmiyorsunuz, ben de sizi sevmiyorum…" diye başlayan ve "… Kimseden rica dilemedim ömrümde, şu an kendi adıma hiçbir türlü af istemiyorum, çıkardığınız afta 'Alaattin Çakıcı muaftır' ibaresini yasal olarak ekleyiniz," ifadelerinin yer aldığı bir mektup yazmıştı.
Üzerinden yaklaşık iki yıl geçtikten sonra, koronavirüs salgını nedeniyle 14 Nisan'da TBMM'den geçen infaz düzenlemesiyle diğer mahkûmlar gibi Çakıcı da tahliye edilir.
Milliyetçi Hareket Partisi lideri Devlet Bahçeli meclis grup toplantısında, "Alaattin Çakıcı benim dava arkadaşımdır, ülkücüden mafya, mafyadan da ülkücü olmaz, olamaz." diyerek af yasasıyla hapisten çıkartılan "organize suç örgütü liderliğinden hüküm giymiş" Alaattin Çakıcı'yı savunur.
Daha sonra hem Alaattin Çakıcı Hem Kürşat Yılmaz MHP genel merkezinde Bahçeli’yi ziyaret eder, ziyaretler fotoğraflanarak kamuoyu ile paylaşılır.
Devam edecek…
YORUMLAR