Karton bir kutunun içindeki yirmi sarı zarftan birini çekip kendisi için ayrılan koltuğa geçerek oturdu.
Komisyon başkanı uyardı:
“Zarfı bana verin.”
Komisyon başkanının sözlerini duymazlıktan gelerek elinde tuttuğu zarfla koltuğa iyice yerleşti. Sonra komisyon başkanına dönerek:
“Zarf bende kalacak, “ diye cevap verdi.
Komisyon başkanı tekrarladı:
“Zarfı bize verin, zarfın içinde bize ait bir parça var.”
“Biliyorum. Bu sınava üç kere mahkeme kararları uygulansın diye bir kere de isteğe bağlı olarak dördüncü defa giriyorum. Bu zarfın içinde üç sorunun yer aldığı bir soru kâğıdı ve o soruların cevapları yazılı bir de cevap anahtarı var.”
“Tamam işte, cevap anahtarını alalım.”
“Zarfı size vermeden önce söyleyeceklerim var,”diyerek arkasına yaslandı.
Komisyon üyelerinin şaşkın ve meraklı bakışları arasında konuşmasını sürdürdü.
“Başta da söyledim. Yöneticilik görevinden alınışım olan 2014 yılından bu yana üçü mahkeme kararlarının uygulanması olmak üzere, benim bu sınava dördüncü kez katılışım.
Onun için de uygulamalarınızı ayrıntılı olarak biliyorum.
Bu zarfın içinde yazılı olarak cevaplanması istenen üç soru ve bu üç sorunun cevapları olan bir de cevap anahtarı var. Oysa Yönetmelikte belirlenen sözlü sınavda değerlendirilmesi gereken yedi ana kriter ve yedi konu başlığı bulunuyor.
Kurgu öyle düzenlenmiş ki yazılı soruların üçünü de doğru bilmem halinde bile, sözlü olarak soru-cevap şeklinde yürütülecek olan sınavda dört kriterden daha değerlendirileceğim.
Ancak bu sorulara verilen cevaplar kamera ile kayıt altına alınmadığı için komisyonun başarılı bulmak istemediği kimsenin başarılı olma şansı olmayacak.
Bundan öncekilerde olduğu gibi bu sefer de bu üç sorudan birini belki ikisini belki de üçünü bilememe ihtimalim var. Çünkü bu üç sorudan bir tanesi mevzuat diğerleri ise genel kültür adı altında yöneticilik yeteneklerini ölçmekten uzak ve bilinememesi için özellikle hazırlanmış tuzak sorular olduğu, bundan önceki her sınavdan sonra görüldü.
Ben, sizin de içinde bulunduğunuz bir yapı tarafından, sırf yerime sizin gibi düşünen biri getirilsin diye yöneticilik hakkımın gasp edildiğine inanıyorum.
Yine ben, yöneticilik görevim entrika ile elimden alındı diyerek bu üç sorunun cevabını içindeki cevap anahtarından bakıp yazacak olsam bile başarı puanına ulaşma sansımın olmadığını da biliyorum.
Çünkü her birinin puan değeri on olan ve yazılı bir şekilde karşılıklı olarak imza altına alınmadığı için sözlü olarak verilen cevapların, komisyon kabul etmedikçe bir değeri yoktur.
Sonuç olarak bu zarfın içindeki soruları yine zarfın içindeki cevaplara bakarak cevaplamış olsam dahi yazılı soruların toplam puanları baraj puanını geçmeme yetmeyecektir.
Bu durumda belki tüm komisyon üyeleri olarak bir tutanak düzenleyip sınavda kopya çektiğimi belgeleyeceksiniz. Belki de bu diyalog duyulmasın diye diğer kriterlere puan vermeyerek beni barajın altında tutacaksınız.
Eğer karar verici pozisyonunda olsaydınız yapacağım eylemin bir anlamı olabilirdi. Ama biliyorum ki bu sınavda karar vericiler yalnızca siz değilsiniz. Siz verilen kararların resmileştirilmesini gerçekleştirmek için görevlendirilmiş uygulayıcılar(tetikçiler)siniz.
Şu sağ baştaki arkadaşınız var ya. Benim karşımda kendini adil bir uygulayıcı olarak göstermek için hırçın davranışlarda bulunan. “Bu komisyonda adam kayırma olamaz” diyen. O nu gördüm. Şimdi belki hatırlamıyor olabilir ama bir görüşmemiz sırasında, odasından içeri giren liste hazırlayıcılarının karşısında nasıl dört büklüm olduğuna şahidim.
Kendisine verilen listede büyük ihtimalle bundan öncekilerde olduğu gibi yine yüz puanla değerlendirilecek isimler de bulunmaktadır.
Şükürler olsun ki bunca zor bir sınavdan bile, atama yapılacak kurum sayısı kadar, yüz puan alarak yüzünün akıyla(!) çıkacak parlak zekâlı yönetici adaylarımız bulunmaktadır.
Benim naçizane görebildiğim gerçek şudur: Ünlü düşünür Cemil Meriç’in dediği gibi “çıkar konuşunca vicdan susar”. Onun için sizden vicdanınızın sesini dinlemenizi beklemiyorum.
Yalnız, iktidar sarhoşluğu içinde sizin göremediğiniz bir gerçeği daha görebiliyorum.
Yargılanacaksınız.
Belki bugün değil ama bir gün, hak eden insanların hakkını gasp ederek kendi adamlarınıza verdiğiniz için “görevi kötüye kullanma” suçundan yargılanacaksınız!
Ne hazindir ki o zaman da fatura, size bu görevi verenlere değil, her zaman olduğu gibi siz gönüllü uygulayıcılara(tetikçilere) kesilecektir.
Şimdi beni değerlendirin,” diyerek, elinde tuttuğu zarftan çıkardığı soru kâğıdını imzalayarak komisyona teslim etti.
YORUMLAR