Memleketimiz tam bir İslam Beldesi!!!, Hiç dikkat ettiniz mi etrafımızda ne kadar çok müslüman var.
Ben iki haftadır hanımı üniversite bitirdiği halde daha fazla okuma gayretiyle girdiği sınavlara getirirken Bunu daha yoğun olarak farkettim. Fark ettim ki okullarımızın çevresinde sınava giren genç delikanlılar, kızlar ve onları bekleyen ailelerin önemli bir kısmı yoğun bir islami anlayışla dini yaşama gayreti gösteriyor.!!!
Bazılarınız belki ne demek istediğimi anladı, ama ünlemler sebebiyle bazılarınız şüphelendi. Bu bu şüpheyi gidermek için açıklama yapayım.
Onbir ayın sultanı dediğimiz Ramazan ayının içindeyiz. Ramazan ayı, Müslümanlara sorumluluklar yüklüyor. Bu din, Dünya sınavları sebebiyle ahiret sınavlarından vazgeçin asla demiyor.
Hatta tam tersi bu dünya, diğer dünya için bir Sınav tahtası, bu dünyada geçemediğiniz sınavla öteki dünyada başarılı olmanız ve vaat edilen ödüllere kavuşmanız mümkün değil.
Bu dünyadaki sınavın sizi sorumlu tuttuğu alanlarda başarılı olmadığınız sürece öteki tarafta sınavda başarısız kabul edileceksiniz.
Ancak, bir kısım müslümanlarımız veya en azından sokakta karşılaştığınızda, kafede oturup konuştuğunuzda, televizyonlara veya gazetelere ropörtaj verdiklerinde Müslüman olduklarını söyleyenler, benim Dedem Hacı idi babam İmamdı, amcam beş vakit namazını kılardı diyenler, Bugün sınav öncesinde su içiyorlardı, yemek yiyorlardı.
Niye bunu yapıyorlardı, Çünkü kendilerine göre oruçlu kafayla Sınavda başarılı olmak mümkün değildi. Aynı Fatih Terim’in oruç tutarlarsa başarılı performansı gösteremez dediği futbolcularımız gibi.
Halbuki İslam, hastalık halinin dahil olduğu ve kadınlara ait bazı istisnaların olduğu durumlar haricinde bu tarz muamelelere kesinlikle izin vermiyor. Bu durumda genç kızların bir kısmını anlayabiliyorum, Peki Yiğit! delikanlılarımıza ne oluyor, orta yaşlı babalarına ne oluyor, bekleyen dedelerine ne oluyor bu hal dışındaki annelerine teyzelerine ne oluyor.
Her menfaat gerektirdiği durumda, en kolay taviz verilebilecek olan şey İslam ve onun değerleri mi, bu milletin nezdinde hep böyle miydi, bu millet tarihte de böyle miydi acaba? Bu soruları okuyanlar bunun cevabının Hayır olduğunu Kesin ve net olarak biliyorlar.
Peki ne oldu bu Kadim milletimize, ne oldu İslam’ı dünyaya yayan milletimize, ne oldu bir mektupla Fransada iki yüzyıl dans edilmesini yasaklayacak kadar güçlü bir milletin evlatlarına, milletimizin evlatlarına ne oldu, bu yeni nesil nasıl bu hale geldi veya getirildi.?
Bir çok alanda olduğu gibi, sınav ve onun sonrasında elde edilecek üniversitedeki bir basamak, üç basamak beş basamak bin basamak yukarıya çıkmak için en kolay taviz olarak din görüldü, dinin bir emri hafife alındı.
Millet olarak, bu kolaycı anlayıştan çıkmadığınız sürece, çok basit şeyler için aslında çok önemli olan şeylerden verdiğimiz tavizlerden vazgeçmediğimiz sürece, şark kurnazlığı anlayışı ile kısa günün karı birçok şeyden önemlidir mantığını bırakmadığınız sürece, etrafımızda her gün farklı farklı yanlışlıklar yaşanmaya devam edecek. Bu durumda da Neslimiz Asım’ın neslinden Fransız’ın nesline doğru hızla dönüşecek.
İnşallah kısa zamanlı dünya hayatının menfaatlerinin, ahiret hayatının menfaatlerine tercih edildiği anlayıştan tez zamanda dönüşü gerçekleştirebiliriz. Ve bu sayede, geçmişte olduğu gibi, yine dünyaya hükmedebilecek nitelikte bir toplum oluşturabiliriz.
Yeni Fatih’ler, yeni Kanuni’ler yetiştirmenin yolu hakiki anlayışa geri dönmektir. Hakiki anlayış bizi başarıdan başarıya götürecektir. Yeniden dünyaya hükmedecek olan nesiller kısa günün kârı anlayışındaki nesiller olamazlar.
Yukarıda sonunda ünlem ile bahsettiğim nesillerin bir an önce dönüştürülebilmesi dileğiyle
YORUMLAR